Perşembe, Temmuz 12

Nilüfer Sultan: Padişah torunu ama


Padişah torunu ama önce anne

Osmanlı Hanedanı'nın 'hanım sultan'larından olan Nilüfer Sultan, 17 yaşında kaybettiği kızı Tatiana için Benim Küçük Prensesim adlı bir kitap yazdı. Kızının doktorlar tarafından yapılan yanlış tedavi sonucu öldüğünü iddia eden sultan, yaşadıklarını anlattı..

Padişah Abdülmecid'in torunun oğlu Şehzade Burhaneddin Cem'in kızı olan Nilüfer Sultan, annesi Prenses İrina'nın yardımıyla kaleme aldığı kitabı Benim Küçük Prensesim'de, kızı Tatiana'yı ve onu kaybettikten sonra çocuklara yardım için kurduğu vakfı anlatıyor. Nilüfer Sultan'la bir İstanbul ziyaretinde, genetik kistik fibroz hastası olan kızının ölümünü ve yardım çalışmalarını konuştuk.

- Bu kitabı yazmanın kendinize verilmiş bir görev olduğunu mu düşünüyorsunuz? - Evet, bu kitabı yazmaya annemle birlikte karar verdik. Kızım Tatiana'yı 17 yaşında kaybettikten sonra çok zor zamanlar geçirdik. Onu kaybedeli dokuz yıl oluyor ve aslında biz daha yeni yeni kendimize geliyoruz. Kendimize gelmemizi sağlayan da çocuklara yardım edecek bir vakıf kurmamız oldu. Adı 'Prenses Tatiana'nın Anısına Nilüfer Sultan Hazretleri Vakfı' Bu vakıfla Türkiye, Gürcistan ve Ürdün'deki çocuklara yardım ediyoruz. İşte bu kitapta Tatiana'yı kaybetmemizi, vakfın kuruluşunu ve yaptığımız yardımları anlattık.

- Türkiye'de bir hastaneye kuvöz alımı için İsviçre'de bir balo yapmıştınız. Bu kuvözler alındı mı? - Evet, Cerrahpaşa Hastanesi'ne iki tane kuvöz aldık. Hatta üzerlerinde benim adım yazıyor.

- Kitapta kızınızın ölümüne şüpheyle baktığınızı söylüyorsunuz. Sizce kızınız öldürüldü mü? - Başka ne olabilir ki? Kızım hastaneye yattıktan sonra doktorlar tedavi diye onlarca hata yaptı. Sonra da "Üzgünüz," dediler. Ama ben kızımı kaybettim ve o artık geri gelmeyecek. Ama bu savımı kanıtlayamıyorum. Çünkü gerçeğin ortaya çıkması için doktorların aleyhine dava açtım ama davayı kaybettik. Biliyor musunuz, dünyanın her yerinde doktorlar her zaman haklı. Onlara karşı hiçbir zaman kazanamıyorsunuz. Kimse kazanamıyor, prenses olsanız da olmasanız da.

- Dediğiniz gibi kızınızı bilerek ölüme göndermişlerse, nedeni ne olabilir? - O kadar çok hata yaptılar ki, bunun üstünü kapatmak zorunda kaldılar. Yaptıkları hataları annem de, kardeşim Selim de, ben de gördük. 'Neler oluyor?' diye sormamıza fırsat tanımadan ölümüne neden olan iğneyi yaptılar. Tedavisi ve ölümüyle ilgili belgeleri bize hiç vermediler. Zaten bu belgeleri alabilmek için avukat tutuk, dava açtık.

- Sizce hayatınızdaki en büyük hata Tatiana'yı o hastaneye götürmek miydi? - Evet, kesinlikle. Hep böyle düşüneceğim, her zaman da pişman olacağım.

- Hâlâ doktorlara güvenmiyor musunuz? - Artık o duygularım geçti. Zaten güvenmek zorundayım, çünkü hastalanırsam doktora gitmekten başka bir çarem yok (gülüyor). Annem de "Doktorların bana dokunmasına asla izin vermem," diyordu ama kısa bir süre önce kolundan ameliyat oldu. Yani o da kendisini doktorlara teslim etmek zorunda kaldı.

- Kızınızın ölümü sizi daha dindar yaptı mı? - Olabilir. Çünkü kitapta da anlattığım gibi annem ölümünden sonra Tatiana'yı gördü. Bu deneyim beni çok etkiledi. Eskiden çok da inançlı biri olduğumu söyleyemem ama şimdi biraz daha inanır oldum. En azından artık ölümden sonra bir hayat olduğuna inanıyorum. Tatiana bizi bekliyor. Çocuklara ne kadar çok yardım edersek, Tatiana'yla buluşmamız o kadar kolay olacak.

- Çocuklara yardım etmenin Tatiana'nın size bıraktığı bir miras olduğuna mı inanıyorsunuz? - Evet. Biz onun ayak izlerini takip ediyoruz. Tatiana o kadar iyi bir kızdı ki; bütün insanlara, çocuklara, hayvanlara yardım ederdi. Zaten ben onun ölümünden sonra girdiğim ağır depresyondan ancak bu yardım faaliyetleriyle çıkabildim. Biliyor musunuz ben hâlâ bir anneyim ve hep anne olacağım. Bir çocuk annesine seslendiğinde dönüp ben de bakıyorum, bana seslenmediğini bildiğim halde...

-"Unvan, insanı mutsuzluktan korumaz," diyorsunuz... - Evet, hepimiz aynıyız. Benim sizden hiç farkım yok. Hatta unvan sahibi olmak zaman zaman kötü bile olabiliyor. Çünkü insanlar size önyargıyla bakıyor, burnunuzun havada olacağını düşünüyor. Ama bu doğru değil. Ben çok mütevazı ve sade bir insanım. Bence insanlar prensler, prensesler hakkında yanlış önyargılara sahip. Bence buna genç soylular neden oluyor. Çünkü bizim aldığımız eski eğitimi almıyorlar.

- Kitabınızda Batı'nın Osmanlı Hanedanı'nı alaya aldığını söylüyorsunuz. Nasıl alayla alıyorlar? - Osmanlı İmparatorluğu çok toleranslı ve insancılmış. Yahudilere kapılarını açan da Müslüman olmalarına rağmen Osmanlı İmparatorluğu olmuş. Ama bugün Batı'da bunu hiç kimse hatırlamıyor, tarihi unuttular. Türkiye'yi hep Müslüman bir ülke olarak değerlendiriyorlar. Evet, Türkiye Müslüman bir ülke ama zamanında Yahudilere kapılarını açmamış olsaydı, onlar şimdi Avrupa'da bu kadar varlık içinde yaşıyor olmayacaklardı.

Hiç yorum yok: