Pazartesi, Eylül 24
Ayşe Egesoy: Cilveli baktığım
Ayşe Egesoy, TRT dönemindeki 17 yılını ardından özel kanal serüvenini Kelebek'e anlattı.
Cilveli baktığım için çok ceza aldım..
Araştırmacı yazar Abdurrahman Şen tarafından kaleme alınan hayat hikayesinde birçok sanatçıyla ortak anılarına yer veren devlet ve protokol sunucusu unvanlı Ayşe Egesoy, TRT dönemindeki 17 yılını ardından özel kanal serüvenini Kelebek’e anlattı. Egesoy, "TRT sunucusuyken ’Cilve yapıyorsun’ diye kınama cezası bile aldım" dedi.
Yılların deneyimli bir sunucusu olarak uzun süredir bir kitap hazırlığı içindesiniz. Bu kitapta çok ünlü isimler var sanırım. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
- Evet, kitap serüvenim bir yıl önce başladı. Gazeteci yazar ve araştırmacı Abdurrahman Şen, 1,5 yıl önce, "Ayşe Hanım sizin yaşamınızı kaleme almak istiyorum. Nehir söyleşileri tarzında..." dedi. Ben de kabul ettim. Kitap, TRT döneminden bugüne gelen bir akış içinde ve yarı belgesel niteliğinde olacak. Ayrıca Türkiye’deki sahici sanatçılarla ortak anılarım yer alacak kitapta.
Sahici sanatçılar derken?
- Evet özellikle çiziyorum altını. Ben bir Zeki Müren, bir Hamiyet Yüceses zamanını yakaladım ve o insanlarla çalıştım. Paylaştığım çok anılarım var. Nigar Uluerer, Emel Sayın, Adnan Şenses, Muazzez Abacı ve daha birçok sanatçının anıları mevcut bende.
Meslekte kaçıncı yılınız?
- 25 yıl oldu. Gümüş yıl. (Gülüyor)
O zaman kitabınızla bir tanıtım partisi ve 25’inci yıl kutlaması da yaparsınız...
- Evet, bunu düşünüyorum. Yeni bir şiir albümü de hazırlıyorum. Kasım ayı gibi, kitapla paralel çıkmasını arzu ediyorum. Ünlü şairlerin çok bilinen güzel şiirlerini okuyacağım.
25 yıl öncesine geri dönersek, neden bir genç kız o dönemler, üstelik sunucu olma hayalleriyle yola çıkar, merak ediyorum. Nasıl başladınız?
- Benim ailem yedi göbek İstanbullu. Babam askerdir. Biz çok temiz bir Türkçe’yle büyüdük evde. Ben dilimize sahip çıkma misyonunu çocuk yaşlardan beri üstlenen bir insanım. Koleji bitirince iş bulamadım Ankara’da. TRT’ye başvurdum daktilograf olarak. İki yıl çalıştım sonra bir sınav yaptılar, ilk ve son kez lise mezunları için sunuculuk sınavıydı bu. 3 bin 500 kişi içinden 15 kişi kazandık. Benim serüvenim böyle başladı.
TRT döneminiz ne kadar sürdü?
- 17 yıl TRT 1 kanalında aralıksız devam ettim.
Aralıksız program sunmak büyük başarı... Sırrı neydi bunun?
- Bir kere işimi iyi yaptım, ekrana çok yakışan bir kadınım ben, mütevazılık gösteremem, çok iyi bir Türkçem var. İşin önemli tarafı ekrandan seyirciye gönderdiğim müthiş bir pozitif elektriğim var.
TRT sonrasında özel kanal serüveniniz oldu değil mi?
- Evet, Türkiye’nin ilk özel televizyon kanalı Star açıldı. Ekibimle birlikte oraya transfer olduk.
TRT’nin devlet kanalı olmasıyla birlikte kuralları olan bir tarzdan özel kanal rahatlığına geçmeniz sizi nasıl etkiledi?
- Rahatlık benim için olmadı. Ben devletin gücünü arkamda hissetmekten keyif alan biriyimdir. Kuralların getirdiği emniyet hissi beni rahatlatıyordu. Özel kanala geçtiğim anda bana "İstediğin gibi giyinebilir, konuşabilir, istediğin takıları takabilir, konukları çağırabilirsin" dediler. TRT’de ise biraz fazla güldüm diye iki maaş ikramiyemi kestiler. Muazzez Abacı konserini sunarken diz kapağımın altına kadar yırtmaçlı kostüm giydim diye bir maaşım kesildi. Şiir okurken, "Sen pek gözünü süzüyorsun, cilve yapıyorsun" diyerek kınama cezası verdiler.
Ama bunlara rağmen TRT’den özel televizyona geçtiğinizde rahat hissetmediniz öyle mi?
- Evet sıkıntı çektim çünkü kendimi boşlukta hissedip korktum. Bir yere gittiğim zaman özel televizyonun personeli olarak gidiyordum. Devletin sağladığı görkemli manevi değer kaybolmuş oluyordu.
Devlet sunucusu unvanınız var değil mi?
- Evet devlet ve protokol sunucusuyum ben. İlk kez ben aldım bu unvanı. Rahmetli Turgut Özal zamanında verildi bana bu titr. Bütün devlet protokolünün gecelerini, etkinliklerini ben sundum ve devam ediyorum hálá. Ayrıca 42 basın ödülü, pek çok plaket ve mansiyon sahibiyim.
Sanatçılarla ilgili bir anınızı anlatabilir misiniz?
- TRT yıllarımda arabesk müzik sanatçılarını programa alamıyorduk, yasaktı. Star televizyonuna geçtiğimizde halkın çok sevdiği bu sanatçılardan birini konuk ettik. Kibariye canlı yayın konuğum oldu. Yine TRT formatıyla "Hoş geldiniz Kibariye Hanım" dedim. Kibariye bir anda "Ayy kız ben sana hastayım" dedi. Şaşırdım, "Teşekkür ederim efendim" dedim. Ardından yetmiyormuş gibi omuzumdan itti beni "Kız benim kocam da hasta sana" dedi. Ben acıklı acıklı bakakalmışım. Unutmuyorum yayın bitti telefonlar kilitlendi: "Bir sunucuyu bir sanatçı nasıl elle iter kakar" diye. Sevgi göstergesi de olsa seyirci de alışkın değildi tabii.
Şimdikilere sunucu derseniz, ayıp edersiniz
Genç sunucular arasında beğendikleriniz var mı?
- Sunucu mu?.. Bakın ben eğitmenlik yapıyorum. Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde, özel üniversitelerde... Ve birçok öğrencim var. Düşünüyorum da bizim öğrencilerimiz, mezun olanlar, televizyonda değil. Almıyorlar eğitimli olanları... Bu ne kadar acı bir şey... Açıkçası "sunucu" derseniz şimdikilere bizlere ayıp etmiş olursunuz. Ben çok keyif alıyorum, eğleniyorum izlerken ama onlar şov kızı, şovmen gibi geliyor bana, sunucu değil ne yazık ki!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder