Çarşamba, Ekim 31
Asya Ailesi
Asya, tam beş yıl aradan sonra “Aşktır Beni Güzel Yapan" adlı yeni albümüyle marka müzik piyasasına döndü.
Uzun zamandır gözlerden uzak olan şarkıcı, evinin ve özel hayatının kapılarını ilk kez Kelebek'e açtı. 11 yaşındaki kızı Aslı ve tekstilci işadamı eşi Şevki Kaygısız'la objektifimize poz veren Asya, "Eşimle aramızdaki aşk, çok büyük bir aşk. Şöhretliyim, popülerim diye eşimden, evlilikten vazgeçmeyi bir an bile aklıma getirmedim" dedi.
Bende star ışığı yok sadece şarkıcıyım
Beş yıl aradan sonra "Aşktır Beni Güzel Yapan" adlı yeni albümünü çıkaran Asya, evinin ve özel hayatının kapılarını ilk kez Kelebek’e açtı. 11 yaşındaki kızı Aslı ve tekstilci işadamı eşi Şevki Kaygısız’la objektifimize poz veren Asya, "Bende star ışığı yok, sadece şarkıcıyım" dedi.
Çok popüler olduğunuz bir dönemde evlendiniz. Pişmanlık duydunuz mu?
- Hayır. Çünkü eşimle aramızdaki aşk, çok büyük bir aşk. Şöhretliyim, popülerim diye eşimden, evlilikten vazgeçmeyi bir an bile aklıma getirmedim. Çünkü şöhret dediğiniz şey, hiçbir zaman bana öyle acayip şeyler hissettirmedi. O dolabım kilitli. Anahtarını da bir yerlere atmışım.
Asya iyi bir şarkıcı, ama star ışığı...
- Belki de yoktur, herkes star olamaz. Star dediğimiz zaman, hepimizin bildiği isimler aklıma geliyor. Kendimi ise şarkıcı olarak görüyorum. Eskiden de o ihtiras, o hırs yoktu bende. Bu işlerde öne çıkmak için hırslı olmak lazım. Ben hep evlenip, çocuk sahibi olmak istedim.
Eşiniz Şevki Kaygısız ile aranızda kaç yaş var?
- Şevki benden 13 yaş büyük.
12 yıl önce bu evlilik için çok şey söylendi. Mesela Şevki Bey’le parası için evlendiğiniz yazıldı...
- Benim aklıma hiç böyle bir şey gelmedi. O zaman 25-26 yaşlarımda olduğum için bu tür dedikodular çıkmıştı. Şimdi evlensem, belki de o kadar konu olmazdı. O zamanlar da hiç alınmamıştım zaten. Aşk gözümü kör etmişti. Hálá da gözüm kör.
12 yıldır hiç bitmeyen bir aşk. Bunun sırrı nedir?
- Aşkta sır olmaz. Benimki ilk görüşte aşk. Belki de sır budur. Ben o yıllarda bir gece kulübünde sahne alıyordum. Genç İş Adamları Derneği’nin de her çarşamba günü benim sahne aldığım yerde yemekleri oluyordu. Bir çarşamba bu yemeğe Şevki de geldi. Onu sahneden gördüm, vuruldum. Ve her çarşamba gözüm kapıda sahneye çıktım. 20 gün sonra tekrar geldi. Ve ortak bir arkadaşımız vasıtasıyla tanıştık. O günden sonra, bir daha hiç ayrılmadık. O mükemmel biri.
Sizin evliliğinizde de, "Benim param, senin paran" durumu var mı?
- Sanatçı evliliklerinde genelde böyle oluyor, değil mi? Sanırım insanların fazla paraları olunca birbirlerine böyle davranıyorlar. Bizde o kadar para olmadığı gibi, "senin, benim" ayrımı da asla yaşanmadı.
Evlilik sözleşmeniz var mı?
- Hayır yok. Materyalist dünyada, insanlar korku içinde yaşamaya başladılar. Evlilik sözleşmeleri de bu yüzden çıktı.
Sizin kuşaktan sonraki evliliklerde çıktı bu sözleşmeler.
- Nilüfer benim eşime dinazor diyor. Hatta bana "En son dinazoru sen aldın, defter kapandı, bitti. Böyle adamlar kalmadı artık" diyor. Doğru!
Kızınız Aslı kaç yaşında?
- 11 yaşında... Müthiş bir kızım var. Aramız çok iyi. O benim dünyam, her şeyim. O da bana çok düşkün. Bana "Anneciğim ben sana çok bağlıyım" diyor. Ama eminim bir süre sonra babasına dönecek.
O doğduktan sahne çalışması ve konserleri bıraktınız, sadece albüm yaptınız. Bunu şimdi hata olarak görüyor musunuz?
- Evet. Sadece albüm yaptım ve onlar da biraz ters gitti. Tabii bu anlamda benim de hatalarım çok. Geriye dönüp baktığımda keşke biraz daha kontrollü davransaydım, bu kadar ara vermemeliydim. Ama annelik farklı bir şey. Aslı doğduktan sonra dört yıl boyunca elimde kamerayla gezdim. Evde düzinelerce CD var. Kızımın büyüdüğünde anıları, hatıraları olsun istedim. Meğer o dönemde ben çok kapanmışım. Kapıyı kapatıp, tamamen aileme dönük yaşamışım ve müziği üçüncü plana atmışım.
Kendinizi bu kadar kapatmanız, ailenize odaklı yaşamanız pek iyi bir şey değil ama!
- Bu bir hastalık tabii. Albümle birlikte bunu biraz kırdım. Çünkü stüdyo karşıdaydı, gece yarılarına kadar çalıştığım için evimi biraz ihmal ettim.
Gençler sizi tanımıyor, buna üzülüyor musunuz?
Tanımayanlar çok, doğru... Üzülmüyorum ama. Çünkü 25 yaş üstü beni hiç unutmadı.
"Aşktır Beni Güzel Yapan" da tıpkı diğerleri gibi romantik bir albüm. Neden tarzınızı değiştirmiyorsunuz?
- Aslında İspanyol sıcaklığında acayip bir şey yapmak istiyorum. Her nasılsa, tamamen karakter değişimi oldu bende. Beğenilerim ve olaylara bakışım değişti. Daha önce gittiğim atölyede resim yaparken farklı renkler
çalışıyordum, daha karanlık, daha kapalıydım. Şimdi daha renkliyim ve fantastik şeyler çiziyorum. Şu anda benim için her şey kırmızı... Dans dersleri almak, İspanyol ritimlerini Türkçe sözlü olarak müziğe yansıtmak istiyorum.
İspanyol ritimleri ateşlidir ve siz de ateşli bir kadına dönüştünüz galiba...
- Hayır, kendimi seksi ya da ateşli bulmuyorum. 30’lu yaşların başındayken kendimi çok güzel bulup da "En güzel benim" dediğim anlar olmuştur. Şimdi daha aklım başında. Sadece bu aralar içimde böyle bir enerji ve hareketlilik var; bunu da müziğime de yansıtmak istiyorum. Hepsi bu...
Müslüm Gürses’i çok kıskandım
Müslüm Bey’e (Gürses) benim seslendirdiğim "Olmadı Yar" şarkısı çok yakıştı. İlk duyduğum anda çok kıskandım. Müthiş yorumlamış. Çok severim kendisini. Daha önce albümlerinden parça seçiyordum ama son albümü çok güzel, olağanüstü bir albüm. Kıymeti bilindi mi bilmiyorum? Sanki şarkı ona yapılmış gibi çok yakıştı. İnşallah bir gün bir araya geliriz ve bu şarkıyı birlikte seslendiririz. Bunu çok isterim.
Depresif tarafım bana çok şey kaybettirdi
Annemin vefatından sonra ilaç kullanmaya başladım. Çünkü onu kaybetmenin acısının altından kalkamadım, bunu kabullenemedim. "Artık geriye dönüş yok, ne yapacaksın, hayatına devam edeceksin" deyip acımı dindiremedim. 40 gün göğsümde bir yanma, şiddetli bir panik atak, iç kulağımda kristallerle ilgili sorun yaşadım. Bunların hepsi birbirini tetikleyince çok kötü bir dönem başladı ve antidepresan almak zorunda kaldım. Önce dedim ki ilaç almayacağım, yasımı tutacağım, ama olmadı. Şimdi ilaç ile daha iyiyim, toparladım. Bu depresif tarafım bana çok şey kaybettirdi. Çok zaman kaybettirdi. Hayata yapışmış ve daha neşeli, canlı kanlı biri olsaydım güzel olurdu. Neyse ki eşim çok sosyal ve onun bu sosyal yönü bizi kurtardı. Bu arada ben de yoga ve resim yapıyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder