Perşembe, Mayıs 3

Yaşam biçimimle Fettullahçılığı


'Benim yaşam biçimimle Fettullahçılığı nasıl bağdaştırıyorlar, anlamıyorum'

'Demokrasi için Nokta'nın isim hakkını bağışlayacağım'

İLKNUR K. AKMAN

Geçtiğimiz hafta askeri mahkeme kararıyla aranan ve bilgisayarlarına el konulan Nokta dergisi, bu olayın ardından kapatıldı. Derginin, daha önce medya önüne hiç çıkmayan patronu Ayhan Durgun, ilk kez konuştu: "Nokta'yı kapatmam için asla baskı yapılmadı ama kendime 'Dur' dedim"..

- Herkesin kafasında aynı soru var: Nokta'nın sahibi kimdir, necidir? Sahi siz kimsiniz?
- Ankara doğumluyum. Üniversite eğitimimi ve mastırımı Dokuz Eylül Üniversitesi'nde yaptım. 10 yıl süreyle Maliye Bakanlığı'nda merkez denetim elemanlığı yaptım, sonra istifa ettim. Özel bir kuruluşta iki yıl genel koordinatör olarak çalıştım, oradan da sıkılıp ayrıldım.

- Maliye Bakanlığı'ndaki görevinizden ayrılmanızın nedeni de sadece sıkılmış olmanız mıydı?
- Motivasyonumun bittiğini düşünmüştüm orada. Enerjimi farklı bir yerde kullanmak istedim. Sonra şimdiki ortağım Hayrullah Doğan Bey'le Prestij isimli, yeminli mali müşavirlik şirketimizi kurduk. 10 yıldır da bu işe devam ediyoruz. Bu arada Kadir Has Üniversitesi'nde doktora çalışmalarım devam ediyor. Gerçi Nokta'yla beraber ara vermiştim ama tamamlayacağım.

- Sizin dışa dönük ve çok sosyal biri olduğunuz da söyleniyor...
- Öyleyim, örneğin futbol benim için bir tutku. Uzun yıllar futbol oynadım, sonra üçüncü ligden ikinci lige çıktığı dönemde Ispartaspor'un ikinci başkanlığını yaptım. Geçtiğimiz yıl da Karşıyaka Spor Kulübü'nün As Başkanı'ydım. Futbol Federasyonu'nun denetiminde bulundum. Şu an Fenerbahçe Kulübü'nde kongre üyesiyim, Fenerbahçeliyim! Bunun dışında Alternatif Kamp adlı Engelliler Derneği'nin kurucusuyum.

- Bir de yarış atlarınız var, öyle değil mi? Atlara olan bu ilginiz nereden?
- Hayvanlara ve insanlara karşı olan aşırı zaafımdan sanırım. Bir arkadaşımın vasıtasıyla almıştık ilk atımızı, adını da 'Yeminli' koymuştuk. O Yeminli bizim kanımızı zehirledi. Sonunda bir çiftlik kuracak boyuta taşıdık işi. Şimdi yarış atlarını kendimiz yetiştiriyoruz.

- Görünen o ki tutkuların adamısınız. Futbol kulübü başkanlığı, yarış atları...
- Kesinlikle. Ben Akrep burcuyum, üstelik yükselenim de Akrep!

- Peki neden siyasi bir dergi çıkarmak istediniz?
- Ben özel radyolar çıktığında evden radyo yayını yapabilmenin hayalini kuruyordum. "Haber içerikli bir yayın yapsam," diye... Star bünyesinde bir denetim görevimiz vardı. Bu denetim sırasında, daha sonra Nokta'nın Genel Koordinatör'ü olacak eski gazeteci Haluk Örgün Bey'le tanıştım. Bu tanışma, içimde başka heyecanlar doğurdu. Bir radyo mu, dergi mi kuralım derken, Nokta'nın satıldığını duydum. Bu çok heyecanlandırmıştı beni, gençliğimin dergisiydi çünkü. Nokta'nın sahibi olmak duygusunu yaşamak istedim aslında. Birkaç isimle görüştük ve yayın yönetmenliği için Alper Bey'i (Görmüş) seçtik.


- Aldığınız dergi herhangi bir dergi değil, siyasi bir dergi. Sizin beklentiniz neydi Nokta'dan?
- Benim istediğim dergi yapıldı. Ama bu dergi demokrasinin tam manasıyla yerleşmediği bir ülkeye, yani Türkiye'ye fazla geldi. Ben ne kamuoyunu, ne de devletin kurumlarını karşıma almak istedim... Bu söz konusu olamaz, o kurumlar kendi içerisinde güçlü olursa Türkiye de güçlü olacaktır. Ama bir doğru vardı ve o doğruyu yansıtmak gerekiyordu. Bunu da kamuoyunun yararı olduğu için sundu Nokta. Ağır olabilir ama herkes bunu hazmetmek zorunda diye düşünmüştüm demokraside...

- Ama öyle olmadı...
- Maalesef... Bu demokratik sistem içerisinde tarafıma yapılmış olan hukuksuz bir işlem gerçekleştirdiler. Anayasayı ihlal ederek, ne sanık ne tanık olmamıza rağmen sivil savcı vasıtasıyla ve kolluk kuvvetleriyle arama yaptılar. Askeri mahkeme kararı olduğu için ben burada sadece onlara ev sahipliği yaptım. Aramaları gereken ne varsa aramalarına izin verdim. Çünkü ben bir terörist değilim ki, biz hiçbir şeyimizi saklamadık bugüne kadar. Bana İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmamı söylüyorlar. Ama ben asla ülkemi ve kurumlarını başka bir ülkede yargılatmam! "Kol kırılır yen içinde kalır," derler. Çok yüklü bir tazminat alma ihtimalimiz var ama ben o tazminatı cebime koyamam. Asıl sanıldığı gibi ben o kuruma zarar vermek için değil, o kurumu korumak için yapıyorum bunu.

- Peki bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz? Son durumu nedir Nokta'nın?
- Sonuçta ben sürünen bir dergiyi aldım ve bu ekiple birlikte çok iyi bir yere getirdik. Ama siyasi bir dergi olduğu için reklam da alamadık. Sanıldığı gibi ortaklarım olmadığı için kendi gücümle buraya kadar taşıyabildim ancak. Ben de olaya ticari bakıyorum sonuçta. Derginin marka değeri şimdi çok arttı, satmayı düşünüyorum tabii. Ama bu derginin bağımsızlığı adına hareket edilecek ve demokrasi savunulacaksa, bir vakıf kurulsun ve ben bu vakfa Nokta dergisinin isim hakkını bağışlamaya hazırım. Demokrasiye inanmış o gruba, bir kuruş bile istemeden devrederim isim hakkını hem de gözümü kırpmadan!


- Alper Bey'e en başta bağımsız bir dergi sözü vermiş miydiniz?
- Alper Bey ilk görüşmemizde tamamen bağımsız bir dergi yapmak istediğini, benim işlerine ne kadar karışacağımı, devletle ne iş yapıp yapmadığımı sordu... Ben de kendisine devletle hiçbir işim olmadığını ve onlara da tam bir bağımsızlık sözü verebileceğimi söyledim. Bu söz üzerine ekibini kurdu ve dergiyi de olabildiğince iyi bir yere kadar getirdi.

- 'Olabildiğince' dediniz, içinize sinmeyen ya da eksik olan şeyler mi vardı?
- Bütün yapılan işler içime sindi mi, hayır. Zaman zaman hoşuma gitmeyen haberler de oldu. Ama bir bağımsızlık sözü vermiştim ve o sözümün arkasında da durdum.

- Hoşunuza gitmeyen şeyler neydi?
- Benim de görüşlerim var, benim görüşlerime hatta yakın olduğum arkadaşlarıma da ters gelmesine rağmen, ben yapılan hiçbir habere karışmadım. Bana bir gün bile "Şunu yapıyoruz, ne dersiniz?" diye sormadılar. Sormalarını da istemedim çünkü şöyle bir düşüncem vardı; medya Türkiye'de dördüncü kuvvet olarak görevini yerine getiremiyordu. "Biz bunu yapabilir miyiz?" dedim ve sanırım yaptık da. Ama ben de bir insanım, 44 yaşındayım kalbimde stent var...

- Yani bu heyecana yüreğiniz daha fazla dayanmayacaktı öyle mi?
- Heyecan ve adrenalin güzel bir şey. Ben de heyecanlı işleri severim. Ama bu işte bir an "Dur," dedim kendime. Ama herhangi bir baskı falan gelmiş değil, inanın. Benim bir korkum yok.

- Dergiyi kapatmanızın tek nedeni psikolojik yükü mü? Oysa yapılan baskılar sonucunda böyle bir karar aldığınız düşünülüyor...
- Hayır, asla! Hiçbir taraftan böyle bir baskı görmedim. Dostlarım dahi, "Ne yapıyorsun sen?" demedi. Elbette eleştiriler olmuştur ama derginin köşe yazarlarının düşüncesine karışmam. Ama açıkcası psikolojik yükünün yanında, derginin maddi yükü de bayağı zorlamaya başlamıştı beni. İşim hesap olmasına rağmen, bu kez hesabımı doğru yapamadım maalesef!


- Birçok kişi Fettullahçı olduğunuzu yazdı, söyledi. Hatta para kaynağınızın cemaat olduğu iddia ediliyor. Bunlara cevabınız ne?
- Nokta'yı ilk aldığımda bir siyasetçiyle beraber aldığım söylendi, ben "Hayır," demedim. Arkasından "Fettullahçı," dendi, yine sesimi çıkarmadım. Sonra "Turgay Ciner'le ortak," dediler, ona da sesimi çıkarmadım. Ama "Barzani'nin parasını kullanıyor," dediklerinde isyan ettim! Dedikodu da bir yere kadar... Çektiğim maddi sıkıntıyı bir ben biliyorum, ortaklarım beni gelip niye kurtarmıyor o zaman? Böyle bir şey yok çünkü... Benim yaşam biçimimle Fettullahçılığı nasıl bağdaştırıyorlar onu da anlamıyorum... Ben Cuma namazına gitmeyeli bir 15 yıl olmuştur herhalde. Bayram namazlarına da o gün babamı ziyaret etmişsem, onunla gidiyorum o kadar. "Allah'a inanıyor musunuz?" derseniz, haşa inanıyorum ama ne kadar Müslüman olduğumu zaman zaman ben bile sorarım kendime. Şimdi işimden çıktıktan sonra rakımı içeceğim... Bunun neresi cemaatçilik, sadece gülüyorum!

- Derginin isim hakkını bağışlamaya hazır olduğunuzu söylediniz. Demokrasi adına çok şık bir özveride bulunuyorsunuz. Merak ettim, Nokta'ya yapılan baskın sonrasında sizi 'Geçmiş olsun' diye, hangi siyasi partiler aradı?
- Arayan çok oldu ama siyasi partilerden hiç kimse aramadı. Bir kişi hariç, o da arkadaşım olduğu için!

- Siz siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?
- Siyaset benim yaşam biçimim zaten. Ben yaşadığım yerde ve yaptığım görevde üreten bir insanım, bir anlamda da politika üretiyorum zaten. Bu ülke benim ülkem ve bu ülkeye katkı sağlamak için ne yapabilirsem, yapmak istiyorum. Eğer siyaseti mutfakta yapacaksam, gerçekten üreten bir siyasetçi olarak yapmak isterim. Böyle bir şans olur mu, olmaz mı hiç bilmiyorum. Ben sadece yola çıkmış bir karıncayım...

Hiç yorum yok: