Cuma, Kasım 23
Emre Altuğ: Büyü işlemez
Bana hiçbir büyü işlemez
Foto galeri Çağla Şıkel'le ilişkisini anlatırken "Tek gecelik ilişki diye başladım" diyen Emre Altuğ, "O söz aramızda sorun olmadı" dedi.
Bir röportajında sevgilisi Çağla Şıkel'le ilişkisini anlatırken "Tek gecelik ilişki diye başladım" diyen ve tartışmalara neden olan Emre Altuğ, "O söz aramızda sorun olmadı. O söz tartışılırken biz yurt dışındaydık ve çok eğleniyorduk" dedi. Ünlü şarkıcı, "Sizin beraberliğinizi ne yaralar" sorusuna ise, "Güven eksikliği. Güven bittiği zaman her şey biter. Biz birbirimize inanıp güvenene kadar epey bir süre geçti" yanıtını verdi.
"Aşk bizim uydurduğumuz bir şeydir" demiştiniz iki yıl kadar önce... Bu ne anlama geliyor, aşka inanmıyor musunuz?
- Aşk yalan bir şeydir demek istemedim aslında. Bizim uydurduğumuz bir şeydir, yani karşı tarafla alakası yoktur. Karşı taraf bize aşık diye aşık olmayız. İsmini de aşk diye koymuşuz ...
Aşık olmak bizim elimizde mi, Eros diye bir şey yok mu?
- Eros diye bir şey tabii ki yok... Aşkı biz tanımlayıp var etmişiz. Bir bebeğin aşık olduğunu gördünüz mü hiç?
Sahnedeyken "Sevgi anne karnında başlar, aşkı ve sevgiyi yaşatalım. Bildiğimiz şeyleri unutmayalım" dediniz ama...
- Sevgi ayrı bir duygu tabii.
Sizin için sevgi ön planda o halde...
- Sevgi de çok önemli bir duygu. Zaten altyapısı da o olayın. Öte yandan aşkın içinde şehvet de var, heyecan da... Bir hastalık durumu bence aşk... Sevgi öyle değil. Aşık olup da tepki vermeyen birini tanıyor musunuz?
Hayır...
- Çünkü hastalıklı bir durum. Hastalığın belirtileri olur ya; titreme gelir, bayılma olur, kalp atışlarınız hızlanır. Bu yüzden aşk da hastalıktır.
Bu bir hastalıksa, geçicidir de!
- Tabii geçici, hiçbir zaman kalıcı olduğunu savunmam. Ben şu tanıma da karşıyım: "Bir dönem aşktır, sonra yerini sevgiye bırakır." Hayır, aşk hep vardır. Aşk olmazsa o sevgiyle bir dakika bile idare edemezsin!
Röportajlarınızda kıskanç olduğunuzu, ama bunu içinizde yaşadığınızı söylüyorsunuz. Kıskançlık aşka zarar verir mi?
- Aksine, önceki ilişkilerimde "Neden beni kıskanmıyor" diye bana bozulanlar vardı. Hatta kıskanmam için çabalayan bile gördüm. Oysa insanın sevdiği bir şeyi kıskanmaması mümkün mü?
"Ortam insanları" şarkınızda "Yalnız yiyen, yalnız ölür" diyorsunuz. Yalnızlıktan mı yoksa ölümden mi daha çok korkarsınız?
- Yalnız ölmek diyebilirim. Yalnızlık, korktuğum değil ama "Allah kimseye göstermesin" dediğim bir şey. Bir de benim bahsettiğim, etrafınızda size değer veren insanların olmaması gibi bir yalnızlık...
Ünlü olunca böyle bir yalnızlık hissettiniz mi?
- Ünlü olmadan önce dostlarımı doğru şekilde belirleyebilmişim, o yüzden hissetmedim.
Önünüze çıkan engeller yüzünden hiç müziği bırakmayı düşündünüz mü?
- Evet. Ne zaman birileri beni başkalarıyla yarıştırmaya kalksa, bırakmayı düşünürdüm.
Albüm çıktıktan sonra yaşandı tabii bunlar...
- Evet, albüm sonrası. Albümden önce herkese kuru sıkı sallıyorsun zaten. Biri "Kıl oldum" diyordu, ben de kıl oluyordum. "Benimle oynama" diyordu, "Seninle oynayan kim?" diyordum. Ama sonra baktım ki sorun bizdeymiş. Biz o cesareti gösterememişiz. Önemsemediklerim, aslında gerçekten de elini taşın altına koyan cesur insanlarmış.
Siz niye o dönem albüm yapmadınız peki, teklif mi yoktu?
- Hayır, aksine her gece teklif alıyordum. 10 yıl boyunca Sezen (Aksu) dahil birçok kişi teklif getirdi albüm yapmam için. O zamanlar "Bir sakinleşsin şu ortalık, adam gibi müzik yapılmaya başlansın" gibi bir düşüncem vardı. Daha idealist yaklaşıyordum. Genciz ya! Ben "Bu da müzik mi" derken meğer herifler bayağı ciddi davranmışlar. Bunu sonradan fark ettim.
Belki de Emre Altuğ’un yaşaması gereken bir süreçti bu. Kadere inanır mısınız?
- Evet. Ama kaderimizi bizim yönlendirdiğimizi de düşünürüm. Önümüze çıkan yollardan iyi ya da kötü olanını seçmek bize kalmış.
Evinizden büyü çıktığına dair bir haber okudum...
- Açıkçası öyle şeylere inanmam, ama evde öyle küçük bir şey bulduğum doğru. Saman kağıda sarılmış bir kağıt parçasıydı, hemen çöpe attım.
Gerçekten de gittiğiniz falcı mı söyledi onun evdeki yerini?
- Hayır. Bu şeyi bulmadan bir süre önce, arkadaşımın zoruyla falcıya gittim. İnanmam hiç ama baktırdım falıma. Bakan kişi evde büyü olduğunu söyledi. Eve dönüp de aramadım tabii... Sonra bir gün sehpanın üzerindeki kandilin içinde o şeyi gördüm. Alıp çöpe attım, dahası yok. Ayrıca hiçbir şekilde büyünün bana işleyeceğini sanmıyorum.
Çağla’yla birbirimize güvenimiz tam
Bu arada çok merak ettiğim bir şey var; aşk şarkıları yazan biri, sevgilisine "düdük" der mi hiç?
- Der tabii! Bir kere ağzımdan öyle bir kelime çıktı, hoşumuza gitti ve söyledim. Ama artık ona "Şıkella" diyorum, o da bana "Şokella"... "Düdük" bitti yani.
Çağla Şıkel’le beraberliğiniz hakkında "Başlangıçta tek gecelik ilişkiydi" demeniz çok tepki aldı. Bu söz ilişkinizi zedeledi mi?
- Hayır. O söz tartışılıp dururken, biz yurtdışındaydık ve çok eğleniyorduk.
Eğer bu sözden de zarar görmediyse, sizin beraberliğinizi ne yaralar?
- Güven eksikliği. Güven bittiği zaman her şey biter. Biz birbirimize inanıp güvenene kadar epey bir süre geçti. İnsanlar hep "Neden açıklamıyorsunuz?" diye soruyordu. Bir dursaydı o baskılar, anlasaydık biz de ne olduğunu, açıklayacaktık.
40 yaş baba olmak için geç sayılmaz
Kendinizi kaç yaşında hissediyorsunuz?
- Gerçeğinden daha küçük olduğumu düşünüyorum. Hatta anneme, benden önce bir kardeşim olup olmadığını sordum. Hani o ölmüştür de onun nüfusunu bana vermişlerdir falan diye... Çünkü ne fizik ne de ruh olarak bağdaşıyorum nüfusumla... Annem "Baban da öyleydi oğlum" dedi de kapandı konu!
Aile kurmayı düşünmüyor musunuz peki? İnsanların en büyük korkusu geç çocuk yapmaktır ya...
- Yaş ilerledikçe bunu düşünüyorsun, ama insan ömrü de uzadı artık. Eskisi gibi değil hiçbir şey. Ayrıca çocuğun 18-20 yaşına geldiğinde senin elinden birçok sorumluluğu alıyor. Bu yüzden 40 yaş, anne-baba olmak için geç değil günümüzde...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder