Perşembe, Nisan 26
Nur Yerlitaş: 'Bülent yırtmaç isteyince
'20 yaşında olsam Shakira olurdum'
Ona sor sor bitmez, onu anlatmaya sayfalar yetmez! Banlieue'deki randevumuzda tam iki saat bekledik ama değdi! Bu kadar şahsına münhasır bir kadın daha yok! Yavaş konuşması, aniden attığı kahkahaları, annesine çekmiş dudakları, kocaman gözleriyle bir kere tanıdınız mı, asla unutamayacağınız insanlardan biri Nur Yerlitaş! Özünde sanat dünyasının kara kutusu, ünlü bir modacı. Şimdilerde 'umut vaat eden' jüri üyesi! Dostlarına, güzelliğe ve yemeğe çok düşkün. Mutfağında iki buzdolabı var. Birinde meyveler, içecekler, diğerinde pasta tipi yiyecekler bulunuyor. Çok dağınık. Asla plan yapamıyor. Evinde iki yardımcısı var ama dediğine göre iki az geliyor. Banyoda hamam usulü yıkanıyor. Her sabah yardımcıları tarafından taslarla, keselerle yıkanıyor. Bir yandan da Binlerce Dansöz Var'ı söylüyor. Güne mide ilacını ve suyunu içerek başlıyor. Hemen arkadan hafif bir kahvaltı ve kahve-sigara keyfini yapıyor. Yemek için gecenin birinde yollara düşebileceğini söylüyor. İyi yemek söz konusu olunca hiç üşenmiyor. Kaşar peyniri ayrı, beyaz peyniri ayrı, pastırmayı ayrı şarküteriden alıyor. Derin Mermerci'ye de Bülent Ersoy'a da elbise dikiyor! Lafı uzatmadan, röportajımız başlıyor...
- Yarışma jürisi olduğunuzdan beri herkes hakkınızda bir yorum yapıyor. Peki siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
- Süper arızalıyım! Sürekli arızalanan bir kadınım. Ama jeneratörü var. Arızalanınca, jeneratör devreye giriyor.
- Giyiminiz, konuşmanız, bakışlarınız çok farklı. Bunları dikkat çekmek için mi yapıyorsunuz, yoksa yüzde 100 gerçek misiniz?
- Kesinlikle yüzde 100 gerçeğim. Size beş yaş, 15 yaş, 25 yaş fotoğraflarımı göstereyim, yine böyleyim. Ben trendy, çok iddialı ve çok şık bir kadınım.
- Kendinizi biraz abartılı bulmuyor musunuz?
- Ben çocukluğumdan beri giyinmeyi çok seviyorum. Babam ayakkabı hastasıydı. Annem de çok güzel giyinen bir kadındı.
- Yani siz annesinin makyaj malzemeleriyle yüzünü boyayan, kıyafetlerini giyen kız çocuklarından mıydınız?
- Tabii tabii! Hatta kuzenlerimle her çarşamba, artistleri görmek için gazinoya giderdik.
- Siz de birçok artistten daha artist gözüküyorsunuz, bu o zamanlardan kalma bir heves mi?
- Ay bebeğim, benim yedi yaşımda saçımı Mehmet Bahçecik tarardı. Taksim'deki yerine sırf artistleri görmek için giderdim.
'AİLEM GEBERTİRDİ BENİ'
- Hangi artistler gelirdi Bahçecik'e?
- Sevim Tuna, Bahar Erdeniz, Nükhet Duru'yu görürdüm.
- Kimin, neresi sizde hayranlık uyandırırdı?
- Nükhet Duru'nun simsiyah saçlarına ve şehla gözlerine; Sevim Tuna'nın sarı saçlarına ve takılarına bayılırdım.
- Peki bu artistleri takip eden küçük kızın hayali neydi o zamanlar?
- Ben o kadınları değil, sahnedeki kadınları beğeniyordum.
- Nükhet Duru sizin için; "Eğer Nur Yerlitaş sahneye çıksaydı hepimizin tozunu attırırdı," dedi. Sesiniz de çok güzelmiş, neden sahneyi denemediniz?
- Ah! Ah! Allah! Top, tüfek, tabanca! Ailem gebertirdi beni.
- İçinizde ukde kaldı mı?
- Ay kalmaz olur mu? Bazen Yeliz, bazen Nilüfer, bazen de Esengül olurdum. Özellikle Esengül'ü çok beğenirdim. Bayılırdım ona! Aynanın karşısında onun şarkılarını söylerdim.
- Kısmet modacılıktaymış. Annenizin elbiseleri, artistlere özenmeniz derken, nasıl bugünkü Nur Yerlitaş'a geldiniz?
- Çok yerde çalıştım. Valiz ticareti yaptım. Eskiden butikçiliğin adı valiz ticaretiydi. Yurtdışından getirdiğin eşyalar ev ya da butiklerde satılıyordu.
- Peki bavul ticareti nereden çıktı?
- Çünkü Türkiye'de böyle giysiler yoktu. Ben de Paris'ten, İtalya'dan alıp sanatçılara, sosyetiklere satıyordum. Potansiyelim yüksekti ama Özal döneminde bu işlerin tadı kaçtı.
'KREDİLERİMİ TÜKETMEM'
- Ve hazır giyime geçtiniz.
- Evet, yakınlarım çok teşvik etti. Ben hep kandırılacağımdan korkuyordum. Çünkü hesap, kitap da bilmem. Beni kız kardeşim yönetir. Çok savruğumdur. Bir sabah uyandım, atölye tuttum, makineler aldım ve başladım!
- Şimdi size "Kraliçe," diyorlar, siz kendinizi moda dünyasında nerede görüyorsunuz?
- Ben bu merdivenleri çıkarken çok hırpalandım. Beni moda dünyasının kraliçesi yaptılar! Çevremdekiler bana "Kraliçe," dediler. Bu nasıl oluyor bilmiyorum. İbrahim Tatlıses'e de "İmparator," diyorlar.
- Siz sanat dünyasının kara kutusu gibisiniz, kaza sonrasında kara kutu açılırsa içinden ne çıkacak?
- Nur Yerlitaş sanat dünyasının kara kutusu ama o kara kutu hiçbir zaman bulunamayacak. Benimle birlikte denizin dibine gidecek!
- Siz hep duruma hâkim, hükümet gibi kadınlardan mısınız?
- Ben kredilerimi tüketmeyen bir kadınım! Bir dostumun işi düşmüşse koşarım. Ama asla kredilerimi kendim için kullanmam!
- Şu anda elinizde sihirli değnek olsa ne yapardınız?
- 20 yaşıma döner asla bu işi yapmazdım. Şarkıcı olurdum. Shakira gibi oryantal-pop söylerdim
'Hülya Avşar vaka, Ajda ise muhteşem'
Nükhet Duru: Elbiselerimi tanınmayacak hale getiriyor. Elbiseyi beş parçaya bölüyor, altı elbise çıkartıyor ondan. "Benim elbiselerim müzede saklanacak elbise," diye kızıyorum. Sonra bana 10 tane kokulu sabun getirip, kandırıyor.
Petek Dinçöz: En güzel vücutlu kadın, Barbie bebek gibi. Ama onda hep bir eksik oluyor. Ya saçı kötü, ya makyajı yanlış oluyor.
Hülya Avşar: O bir vaka! Hiçbir şey umurunda değil... Güzel gözlü, güzel burunlu bir kadın ama sivri zekâsı olmasaydı, onu ele alıp baştan yaratmak isterdim.
Deniz Seki: A grubunda bile değil ki, yorum yapmam!
Deniz Akkaya: Orasını burasını çok şişirtti. Severim onu. Bir bakıyorum Barbie bebek gibi, bir bakıyorum başka!
Ajda Pekkan: Muhteşem kadın!
Nilüfer: CD'de dinlemeyi tercih ediyorum. Kendisiyle sahnede iletişim kuramıyorum.
Candan Erçetin: Onunla da iletişim kuramıyorum.
Ebru Gündeş: Kıyafetlerimi güzel taşır. Bacakları çarpık, mini yakışmaz!
İbrahim Tatlıses: O benim bir tanem, o benim dağ kuzum, o benim canom. Onun sevdiğini seviyorum, onun sevmediğini sevmiyorum.
- Armağan Çağlayan, Sema Çelebi, Oray Eğin... Şimdi de siz onların devamı mısınız?
- Hayır değilim. Ben kendiyle dalga geçen bir çılgınım!
- Herkesin jüriye girmek için bir nedeni var, sizinki ne?
- Hayatım çok monoton! Birazcık heyecan istedim. Böyle bir enerjiye ihtiyacım vardı.
- Enerjiyi fazlasıyla buldunuz, yarışmanın da önüne geçmiş durumdasınız.
- Bu beni çok rahatsız ediyor. Benim amacım orada gülmek eğlenmekti. Çünkü geçen yaz Deniz Akkaya'nın programına konuk jüri üyesi gitmiştim. Orada çok eğlenmiştim, bunu da böyle zannettim. Çok zor kabul ettim.
- Niçin "Bu jürinin yıldızı benim," dediniz?
- Çünkü yıldızım. Kendimi izlerken kendimden nefret ediyorum. Dünyada bu kadar komik bir konuşma, bakış var mı diye gülüyorum.
Sizin için "Umut vaat eden jüri üyesi," diyorlar, bize jüri üyeliğinde ne vaat ediyorsunuz?
- Ay bu kadar eylem yeter artık. Sıkıldım! Bir gün mutlaka bir şeyler beni rahatsız edecek, ben çekip gideceğim ve o tazminatı ödeyeceğim.
- Tazminat ne kadar?
- Ayyyy, ödeyemem ben o kadar parayı. Perşembe geceleri çok heyecanlanıyorum, "70 milyon beni izleyecek, Allah'ım sen bana yardım et, beni arızaya sokma," diye okuyorum, üflüyorum.
- Aman siz de Erol Büyükburç gibi bardak kırmayın sakın!
- Bence Erol Büyükburç o bardağı 30 yıl önce kıracaktı! Bugün neye yarar!
- Bülent Ersoy'a çok ilginç kostümler dikiyorsunuz. Mesela ona kara gelinlik giydirmek hangi hayal gücünün eseri?
- Güzelim, Bülent Ersoy'a beyaz gelinlik giydirecek halimiz yoktu ya! O siyah bir elbiseydi, kendisi istedi duvak takmayı. Seviyor öyle şeyleri.
- Bülent Ersoy ve siz atölyede nasıl bir ikilisiniz?
- Her provada bir cinayet öncesi var. Ya o atölyeyi terk ediyor, ya ben terk ediyorum.
- Her hafta var mı bu kavga?
- Son üç haftadır ben dikmiyorum. Her zaman baş köşede yeri vardır. Bülent Ersoy'u ben çok severim, çok iyi kalplidir, yeter ki onu kızdırmayın.
- Bülent Ersoy'a kostüm tasarlamadan önce aklınızdan neler geçer? Nasıl giydirmek istersiniz onu?
- Yırtmaç dediği zaman kan beynime çıkıyor. İnan bana tansiyonum düşüyor. Ben onda göğüs dekoltesini seviyorum. Çok yakışıyor, harika bir gerdanı var. Bir de boynuna bir şeyler takınca sinirleniyorum. Ama Bülent Ersoy gibi elbise taşıyan yok!
- Yıldırım Mayruk ve Barbaros Şansal'la gezdiğinizi biliyoruz. Bu üçlüyü çok merak ediyorum. Yanınıza gelsek, ne göreceğiz?
- Yıldırım Mayruk'un devamlı "Nur sus! Barbaros sus!" dediğini görürsünüz. Ben Yıldırım Mayruk'un avuçlarının içini öperim. O benim canımdır.
- Son dönemde defilesi olan Dilek Hanif'i nasıl buluyorsunuz?
- Başarılı buluyorum. Üstelik o bana kazık atmış bir kadın. Yanımda çalışan kalfayı temmuz ayında kandırıp yanına aldı! Bunu yaz sezonda yapmamalı, ölü sezonunda yapmalıydı. Ve bir sene sonra öbür kalfamı çaldı.
- Sizin kalfalar da pek vefalıymış.
- Ama etik olarak hiç hoş değildi. Dilek Hanım'ın en azından arayıp, haber vermesi gerekirdi. Geçen gün defilesi için arayıp tebrik ettim. "Sizin ağzınızdan bunu duymak benim için şeref," dedi. Benim intikam şeklim de bu diyebiliriz.
- Cengiz Abazoğlu?
- Şeker çocuk, terbiyeli oğlan!
- Emel Acar?
- Kocasının parasıyla butik açtı kızcağız, başarılı olamadı. Şimdi de bu işi seçti, inşallah başarılı olur!
- Hakan Yıldırım?
- Farklı bir tarz, daha uçuk! - Peki favoriniz kim? - Türkiye'de yok, dünyada da Gaultier. - Siz nereden giyiniyorsunuz? - Bu şişkolukla mı!
- O zaman şöyle sorayım; paranızı giyimde neye harcıyorsunuz?
- Mücevher çok seviyorum. Ayakkabı ve çanta da var. Yurtdışından timsah çanta yaptırıyorum.
- 90-60-90 olmak ister miydiniz?
- Kim istemez! Ben içimdeki 90- 60-90 kadını giydiriyorum.
- Peki olsaydınız, ne giyerdiniz?
- Hep minilerle ya da Chanel boy etekle gezerdim.
- Hayalinizdeki kıyafet nedir?
- Her zaman bir Chanel kadını!
- Bunun tam tersisiniz ama...
- Aslında içimde hep Chanel kadını var.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Ben nedeyim, iste budur! Nur Yerlitas i. Nur hanimda kendimi konusur göriyorum. Bukadar dobra bukadar dürüst. Biraz abartili hareketleri var ama kendine göre cok ilginc. Terbiyeli ve coook büyük kalbi var bence. Herseyi tam noktasina kadar dogru söyliyor. Isini iyi biliyor. Ve totlu kizlara dogrugu söyliyor ya ona bayiliyorum. Bizim türk hanimlarimiz ve kizlarimiz ne yazik ki yanlis giyiniyorlar. Ya cok aciyorlar yada cok abartiyorlar.Dolduriyorlar, saclari tepelere cikartiyorlar, tirnaklarini sekilsiz boyiyorlar. Renkleri hep ve hep yanlis seciyorlar. Bence tabiki. Su dünyada birisi bir torbai gise ve bu trend olsa hemen ilk bizim hanimlar buna katiliyorlar. Niye? Ben 37 yasinda almanyada dogmus büyümüs 2 cocuklu evli bir hanimim. Türkiyeyi cok seviyorum, insanalrimi her seyleri ama su konusa ve giyinme tarslari beni cok itiyor. Türkiyeye dönemk isiyorum ama nasil idare edecem bu komik konusmalara bilmiyorum. Lütfen artik güzel konusun, bebek gibi komik seslerle degil. Kadin gibi olun hep simariksiniz. Artik yeter diyorum. Ama da cok güzelsiniz. Bence türkiye kadinlari cok güzeller. Ben dünyanin bir cok yerlerini gesdim be bunu rahatlikla diyebilirim. Nur hanimin dediklerini cok dogru buliyorum onu dinlemek lazim cünkü bizi dogru yerlere götüreliliyor. Ona burdan öpücükler gönderiyorum. Slm Nilüfer
Yorum Gönder