Pazar, Haziran 17

Davut Güloğlu: Kadınlar kilitli kapı


Kadınlar kilitli kapı, yavaş yavaş açılıyorlar

Davut Güloğlu, kadınları çözmüş, sonra burunlarından getiriyor ama istedikleri ilgiyi veriyor. Sürpriz yapmayı seviyor ama belirlenmiş özel günlerde değil de, yerinde ve zamanında kadınını gururlandırmak için

O bir taşfırın erkeği mi? Yeri geldiği zaman öyle, hatta haddinden fazla sert. Ama hayata erken başladığı, 18 yaşında evlenip, ailesine, dosta düşmana karşı hayata dik durduğu, erkeklik mücadelesini kazandığı için artık light biri.

Aşkı tarif ederken “Bazı insan için bir güldür, yaprağı açar, bir rüzgar eser, tüm yaprakları etrafa saçılır ve biter, benim içinse güvendir” diyen, biten ilişkinin muhasebesini, kimin bitirdiğini gurur meselesi yapmayan ve yaşadıklarını sonuna kadar savunan biri. Kadınları çözmüş, sonra burunlarından getiriyor ama istedikleri ilgiyi veriyor, hem de istedikleri zaman. En kısa ilişkisi 1 yıl sürüyor; 6 ay tanıma ve alışma dönemi. Her şey yolundaysa devam ediyor, yolunda değilse de altı ay daha sürüyor yeni bir aşka hazırlık yapmak için…

Sohbetimize aşkla başlıyoruz.

En büyük aşk güvenle başlar. Bir insana güvenirseniz, o aşk bitmez. Ne zaman güven biter, o zaman şüpheler ve soğuma başlar. Bu doğrultuda anlaşmazlıklar yaşanır.

İlk başta güvenilecek biri olduğunu nasıl anlayacağız?

Ben ortasından başladım. Önce fizik tabii... ‘Önce kalbine bakarım’ demek birbirini kandırmaktan başka bir şey değil. ‘Hayranlarımız bizi izlerken kırılır, her şeyi söylemeyelim’ diye büyüklerimizden gördüğümüzü yaptık biz de başlarda. Ama gerçekleri söylemek lazım. Bir erkek bir kadına baktığı zaman kaşı, gözü önemser önce. En önemli şey bakıştır. Ben önce yüzüne, gözüne, hareketlerine bakarım. Oturması kalkması, çay-kahve içmesi, yemek yemesi çok dikkatimi çeker.

ERKEĞİN KALBİNE GİDEN YOL

Bir kadında en sevmediğiniz hareket?

Toplum içinde bağırarak, sesli bir şekilde konuşup, hareketlerine dikkat etmeden davranmak. Bir bayanın hanımefendi olması lazım… Yanındaki erkeğin neye kızıp kızmayacağını bilmesi, neleri sevip sevmediğini öğrenmesi, zeki olması lazım... Erkeğin kalbine girmenin yolu budur.

Erkek de kadının neyi sevip sevmediğini öğrenecek ve ona göre hareket edecek ama!

Tabii ama erkek çaktırmadan yapar. Takip eder, öğrenir ve çok güzel yerlerde kadının hoşlandığı şeyleri yerine getirir. Her zaman yapmaz! Yaparsa değeri kalmaz. Kadını gururlandıracak yerlerde yapması lazım.

Siz çözmüşsünüz kadınları?

Yok canım. Küçük yaşlarda evlenmenin tecrübesi demeyiyim ama etkisi var. Müzikteki gibi. Bana ‘profesyonelsin’ diyorlar. Hayır, ben kendimi hâlâ amatör olarak görüyorum. Her kadınla ilişkinde de amatör oluyorsun.

Her kadın farklı çünkü…

Aynen öyle.

Yine de söyledikleriniz kadın ruhundan anladığınızı gösteriyor.

Evde yaparsan değeri kalmaz. Eğer öbür tarafta yapmıyorsan, ‘niye orada değil de burada!’ der. Dediğim gibi güzel yerlerde yakalayıp yapmak lazım.

Neler yapıyorsunuz?

Özel günlerde farklı şeyler yapan bir insanım ama herkesin kutladığı özel günlerde değil. Birileri zorluyor diye yapmak zorunda değilim. Başkalarının tarih koyup çıkardığı şey rant kokar, bunun bir değeri olmaz. Sevgililer gününü kendim seçer, belirlerim. Tanışma veya doğum günlerinde yaparım.

YÜRÜYEN DUVAR GÖRMEMEK İÇİN

O günleri hatırlar mısınız?

Hatırlamazsam bile hatırlatıyorlar zaten. On gün kaldı sekiz, yedi, beş... Uzun yaşamak için hatırlayacaksın. Mecburen hatırlıyorum yani.

Niye mecburen? Sizin için önemli değil mi tanışma günü?

Önemli tabii! Sabah kalkıp da huzursuz olmanın anlamı var mı? Evde zaten dört duvar var, bir de yürüyen duvar görmek istemiyorsunuz.

O anlamda değil. Neden sadece biz önemseyelim, sizin için önemli değil mi tanıştığınız gün?

Erkeklere yük geliyor bunlar. En azından bana öyle geliyor. İlişkimiz iyi gidiyor diye, niye tanıştığımız güne geri dönelim, kavgaları hatırlayalım? Ama kadınları mutlu etmek adına yapıyoruz. Gece 12’ye kadar iyiyim. Sonra sıra bana geçiyor.

İntikam alma faslı yani...

Oyun yok bende. Sinsi değilim, saklamıyorum. Onu mutlu edip, istediğini verdikten sonra ‘artık sıra bende!’ diyorum.

Çok kötüsünüz. Geçelim bu konuyu... Gelelim kalbi acıtan, insana olmadık şeyler yaptıran aşklara.

Evlenip gittiler, onlardan bahsetmek olmaz. 6 yaşından itibaren hep kız arkadaşlarım oldu.

Hızlı bir çapkınlık dönemi mi?

Değil aslında. Ben öyle birini bırakıp, öbürüyle çıkan biri değildim. Bir yıldan fazla sürerdi ilişkilerim. Zaten tanıyana, kendimi alıştırana kadar 6 ay geçiyor aradan, canın çıkıyor, üzülüyor, zayıflıyorsun, kalkıp yenisiyle uğraşmaya halin kalmıyor.

YENİSİYLE UĞRAŞMAKTANSA

Yenisiyle uğraşamam, diyorsun.

Bu kadar yatırım yapmışız, kolay mı? Kendini anlatıyorsun, bir hayat veriyorsun. Kalbine giriyorsun. Sonra bir bakıyorsun bu değil benim istediğim, ben burada olmamam, kalamam diyorsun.

Neden?

Saklıyor kendini çünkü. Kilitli kapı. Yavaş yavaş çözülmeye başlıyorlar. Önce bir kapı açılıyor, sonra öbür kapı, sonra bir diğeri. Huyları çıkıyor ortaya. Ama ne oluyor, Davut gene ayrılmış oluyor. Erkekler suçlanıyor ya genelde, ya aldatmıştır ya bir şey yapmıştır…

Erkeklerin de hoşuna gidiyor ama böyle söylenmesi genelde.

Evet, kadın aldatsa bile, ben aldattım der erkek. Gurur meselesi yapar. Benim yoktur böyle şeylerim. Bitmişse ilişkimiz, ‘sen söyle’ diyorum, ‘Davut’u ben bıraktım’ de! Niye utanayım ilişkiden?

Aşk hayatı renkli birisin.

Yok canım! Toplasan bir tabakta bir çatal olmaz.

Çatalın uçları kadar mı?

Evet. 3 veya 4 tane. O insanların hepsine de saygı duyuyorum. Hepsinin ayrı bir yeri var.

Biten ilişkilerin ardından böyle konuşmak çok önemli. Genellikle kirli çamaşırlar ortaya dökülür.

Çamaşır almadığımız için bizim olmadı. Medyada yanlış haberler çıkıyor bazen. Öyle mesajlar geliyor ki bazı bayanlardan. Senin sırtından rant kazanmaya çalışıyorlar. Bir bayan sizinle arkadaş olmaya çalışıyor, ilgilenmezsen bunu ranta dönüştürüyor.

Kadınlardan mı geliyor teklif? Tanımmış veya tanınmamış kadınlar gelip, sizinle tanışmak mı istiyorlar?

Tanınmamışlar sevecenlikle geliyor. Onlardan bir zarar gelmez. Tanınmışların yüzde 50’sini de ayıralım ama yüzde 50’si rant peşindedir.

Ne yapıyorsunuz peki?

Hiçbir yere gitmiyorum, kimseyle fazla samimi olmuyorum.

İlk baştan beri mi böyle? Tuzağa düştüğünüz oldu mu?

Düştüm tabii. İlk başlarda toydum. Herkese iyi bakıyorduk, kendimiz gibi sanıyorduk. Bir kadın hakkında soru soruyorlar, kırılmasın diye ‘güzel kadın, hoş kadın’ diyorduk. ‘Davut göz koydu!’ diye alt yazılar geçiyor. Ayarlanmış, haberler yapılıyor. Bu hataları yapıp ders aldık. Ders aldık ama şimdi bile düşebilirim tuzağa.

Ünlü olmanın bedeli bunlar.

Birileri sizin hakkınızda çalışıp, yorum yapıyor. Mesela ceviz yediğinizi söylediniz, ceviz değil de badem yediğiniz yazılıp çizilir, o bademi nasıl yediğiniz anlatılır. Kazayla Davut yanlış biriyle sarmaş dolaş olsun yeter ki!

Kapak oluyor yani…

Evet, “Kapak Olsun” diye…

Son ilişkiniz nasıl gidiyor?

Bir seneyi geçti Yeliz Şar’la olan beraberliğim.

Altı ayı atlatmışsınız, nasıl biri?

Acayip sinirli… Ama çok şık bir insan.

Neye sinirleniyor?

Fark etmez. Şurada bir şey konuşayım, bir şeyi yanlış söylemişsem vay halime! Artık ‘niye öyle yaptın, niye bunu dedin?’ diye sorar da sorar.

Rahatsız ediyor mu sizi?

Tabii ki rahatsız ediyor. Söylüyorum, ama huyu böyle. Ben de güzel taraflarına bakıyorum. Kimse dört dörtlük değil. Dört üçlük veya dört ikilik olsun yeter. Aslında ilişkiden söz etmeyi sevmiyoruz. Bahsedince göze geliyoruz.

Çok sevip alıştırmamak lazım

Karşı cinsi ilk keşfettiğiniz döneme gelelim.

Benimki biraz erkendi. Sevdiğim kız arkadaşlarım vardı, çocukluk arkadaşlarım. Onlarla oturmak, saçlarına dokunmak çok hoşuma giderdi. Aşırı derecede etkilenirim uzun saçtan. Kadın dediğin uzun saçlı olmalı. Halamın kızı vardı, saçları beline kadardı. Saçlarını tarardım hep.

Şimdi de tarar mısınız sevdiğiniz kadının saçını?

Tabii ki. Çok severim. Kadınlar aslında küçük bir çocuk gibidir. Şeytani tarafları vardır ama melek tarafları da vardır. Çok severseniz, mutlu ederseniz sevimli bir kedi gibi olurlar. Ama koparsanız onlardan hırçınlaşır, kaplana dönüşebilirler. O yüzden çok sevip, alıştırmamak gerekir. Her dakika isteyecek çünkü! Bir robot yapıp bırakmak lazım, sürekli sevsin onları diye.

Kadın sever ilgiyi.

Hem de nasıl. Ne kadar verirsen alıyor. Şu suyu her gün doldur önüne koy, iyisin. Bir gün koyma, kavga çıkar.

Hiç yorum yok: