Cuma, Haziran 22
Deniz Seki: Bizimkisi aşk kazası
Şenlendirici ile yaşadıklarını ’aşk kazası’ olarak yorumlayan Seki, "Bunun adı ne skandal ne de kaçamak. Biz bir kaza yaptık. Aşkın kazasına uğradık. Aşkın ne zaman kapınızı çalacağını, hangi dönemde, nasıl bir ortamda tanışacağınızı, kişinin geçmişini falan bilemiyorsunuz. Aşk böyle sorgulamaları içine almıyor" dedi.
Hüsnü Şenlendirici ile ilişkiniz nasıl başladı?
- Parkorman’da yapılan bir yardım konserinde tanıştık. Aramızda telefon alışverişi oldu. Bir süre müzik konuştuk. Çünkü hem ben yeni albüm hazırlıyordum hem de Hüsnü... Fakat sonrasında bir şey oldu ve yakınlaştık. Ancak Hüsnü’nün evli olduğunu bildiğim için bir yıla yakın süre ondan kaçtım. Çok uzun süre kendimle savaştım.
Ne yaptınız?
- Hüsnü ile buluşmadım, görüşmedim, mesajlarına cevap yazmadım... Kaçmanın bin bir yolu var. Kaçtım çünkü hayatım boyunca hep bu tür ilişkileri eleştirmişimdir. Benim için olmayacak, olmaması gereken bir durumdu yaşadığım. Büyük konuşmamak gerek ama bunun adı ne skandal ne de kaçamak. Biz bir kaza yaptık. Aşkın kazasına uğradık. Aşkın ne zaman kapınızı çalacağını, hangi dönemde, nasıl bir ortamda tanışacağınızı, kişinin geçmişini falan bilemiyorsunuz. Aşk, böyle sorgulamaları içine almıyor.
Karşınızdaki adam evli. "Aşık oldum ne yapayım?" demek bu kadar kolay mı?
- Tabii ki değil. Tabii ki aşık olurken insan kendini frenleyebilir, aşkın da bir matematiği, bir mantığı vardır ama büyük konuşmamak gerekiyor. Daha Hüsnü ile tanıştığım gün aramızda bir şey olduğunu hissettim ve bunun başka bir şeye dönüşmemesi adına kendimi frenledim. Çok kaçmış olmama rağmen, bir anda hiç tasvip etmediğim bir ilişkinin içinde buldum kendimi.
Ne oldu da kaçmayı bıraktınız peki?
- Hüsnü bunu yaşamamızı istedi ve arkasında durdu. Aslında o, birçok erkekten daha erkekçe davrandı. Ama evli ve iki çocuk babası olması beni korkunç rahatsız ediyordu. Fakat bir gün, bitmiş bir evliliğin sonlarına denk geldiğimi fark ettim ve Hüsnü’ye inandım. Dürüst bir adam. Duygularıyla, duruşuyla, konuşmasıyla, hayata bakışıyla gerçek birisi. İnsan tarafı beni daha çok etkiledi ve en sonunda kaçmaya son verdim.
Şöyle diyelim mi, bir macera olmadığınızı, sığınılacak bir liman olmadığınızı hissettiniz?
- Kesinlikle! Hüsnü benim öyle bir kadın olmadığımı bilerek sanırım bu olayın üzerine gitti ve açıklama yaptı. Bu gerçekten her babayiğidin harcı değil. Biz yalansız, gerçek bir şey yaşıyoruz. O yüzden bu kadar şeyi göze alıp yola çıktım. Yoksa mümkün değil. Aşka inanmasam bunları hiç yaşar mıydım? Yaşamazdım.
Hüsnü Bey’in evliliğinde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hissettiğinizi söylediniz. En azından siz biraz daha bekleyemez miydiniz? Yani karşınızdaki adam boşanana kadar...
- Bunun saatini, dakikasını kendi kendinize belirleyemiyorsunuz. Aşk, insanın kapısını kaç kere çalar ki? Ben, o evliliğin gerçekten bitmiş olduğuna inanmasaydım, böyle bir şeye kalkışmazdım. Belki de kalkışırdım, bilmiyorum. Artık ne söylesek boş. Aşık olduk biz. Bu çok açık ve net...
Aşk beklemez mi?
- Olmuyor işte. Aşk kimlik sormuyor. Bir şey daha söylemek istiyorum; mutlu evliliği olan biri, dışarıda mutluluk, huzur aramaz. Eğer evinde mutluysa, günübirlik bir şey yaşar ve evine döner. Biz gerçek aşkı yaşıyoruz.
ONLARIN EVLİLİKLERİ ÇOKTAN BİTMİŞTİ
Hüsnü Bey, eşiyle annesi arasındaki birtakım sorunlardan dolayı evden kaçtığından söz etmişti. Sizinle yaşadığı bir "kaçamak" da olmadığına göre demek ki eşine olan aşkı, sevgisi bitmiş...
- Bu ilişki bir kaçamak değil. Çünkü Hüsnü benim öyle biri olmadığımı çok iyi biliyor. Ben ailevi problemlerine de girmek istemiyorum. O benim sayfam değil çünkü. Ben olmasam da onlarınki zaten bitmiş bir evlilikti.
Anladım. Boşanmalarında sizin hiçbir etkiniz yok.
- Kesinlikle yok. Bu evlilik, üçüncü şahıs yüzünden bitmiyor. Bunun da altını özellikle çizmek isterim. Sevgi varsa, aşk varsa gelip de kimse kimsenin elinden birini alamaz. Buna kimsenin gücü yetmez. Ben bugün olmasam da başkası olurdu ya da kimse olmadan bitebilirdi. Demek ki onların arasında başka sorunlar var. Ben o dönem Hüsnü’ye hayatında bir karar vermesi gerektiğini, kararı her ne olursa olsun buna saygı duyacağımı söyledim ve geri çekildim. Kararını verdi, şu an mahkemelikler.
Vicdanınız rahat yani...
- O kadar çok vicdanımla baş başa kaldım ki! Ama ben gerçekten vicdan azabı duyacak bir şey yapmadım. Burada günah da çıkarmaya çalışmıyorum. Benim bu olayın içinde aşık olmaktan başka hiçbir suçum yok. Ama bu karşılıklı bir aşktır, tek taraflı değil. Zaten tek taraflı olsa buralara gelmezdi. "Yuva yıkan kadın" sözünü asla kabul etmiyorum. Çünkü zaten ortada yıkılmış bir şey vardı. Bir yuvayı yıkmaya kimsenin gücü yetmez, mutlu bir beraberliği kimse yıkamaz. Hüsnü kararını kendi verdi ve arkasında da durdu.
Hüsnü Bey, daha çok seçim yapmak zorunda kalan bir adam portresi çizdi. Çünkü "İstemeden de olsa evliliğimi bitiriyorum" dedi.
- Zannediyorum o gereksiz röportajlara tavrından dolayı söylediği bir cümleydi o. Bakın ben "canı nereye isterse, oraya gitsin" gibi bir şey yaşar mıydım? Evet "Ben bir karar vereceğim" dedi ama onun karar vereceği şey, evliliğini devam ettirip ettirmemesiyle alakalıydı. Seçilen ya da tercih edilen kadın durumunu ben hiç kabul eder miyim? Buna hiçbir kadın izin vermez. O kurumda gerçekten yürümeyen, problem olan bir şeyler vardı ki durum bu noktaya geldi.
Olaya hiç Nazire Hanım’ın penceresinden bakmaya çalıştınız mı?
- Zamanında empati yaptım, ama bunu paylaşmak istemiyorum.
Hüsnü Şenlendirici bir açıklamasında "Bir hata varsa, bu hata benimdir" dedi. Sizinle yaşadığı ilişkiyi hata olarak değerlendirmesine ne diyeceksiniz?
- O anda öyle söylemesi gerekmiştir. Bir şeyi bitirmeden yeni bir şeye başlamak adına konuşmuştur böyle. Belki bazı konularda kendini suçluyordur. Bu onun psikolojisiyle alakalı bir şey. Bence bu soruyu Hüsnü’nün cevaplandırması daha doğru olur. Ben buna bir alınganlık göstermedim, çünkü onu o kadar iyi tanıyorum ki.
İyi de Hüsnü Şenlendirici "Ben seviyorum, aşığım demedim" de diyor...
- "Deniz Hanım’a aşık mısınız" diye sormuşlar o da "Bunu söylemem" demiş. Ardından "Neden, konumunuzdan dolayı mı?" diye sormuşlar, Hüsnü de "Evet konumumdan dolayı" demiş. Evli ve iki çocuk babası bir adam çıkıp da "Ben aşığım" diyemez tabii. Bekar olsa kim bilir neler söyler ama boşanma arifesinde olan biri bunları söyleyemez. Sonuçta eşine de saygısı var.
SEVGİSİNİ KULAĞIMA SÖYLEMESİ BİLE YETER
Hüsnü Bey, hiçbir zaman bu ilişkisini açık açık anlatamayacak, size olan aşkını itiraf edemeyecek. Çünkü yine çocuklarını, eşini düşünecek. Hep geri planda kalan olacaksınız, birlikte fotoğraf bile veremeyeceksiniz. Bu canınızı sıkmıyor mu?
- Mahkemeleri sonuçlanana kadar birlikte fotoğraf vermemizin doğru olmadığını düşünüyorum. Bu da evlilik kurumuna olan saygımdan dolayı. Bu Hüsnü ile birlikte aldığımız bir karardır. Yoksa ikimiz de aynı camianın insanlarıyız. Davetlere gidebiliriz falan, ama şu durumda doğru değil. O yüzden bu konuyla ilgili çok fazla konuşacak bir şey yok. Sonuçta her şey aleni. Dikkatli yaşıyoruz, bundan böyle de dikkatli yaşayacağız. Onun aşkını, sevgisini kulağıma söylemesi bile yeter. Gösteriş yapmaya gerek yok. İki kişinin gerçekleri bilmesi çok daha güzel ve özel. Ben Hüsnü’nün şu an yaşadığı sıkıntıları çok iyi biliyorum, konuşamamasını da anlıyorum. En basiti düzeni bozuldu. Kolay bir şey değil bu. İki çocuğu var, kabuk değiştiriyor falan. Bir de ben alışık olmadığı tarzda bir kadınım ve alışık olmadığı bir hayat bu.
Alışık olmadığı bir hayat ve alışık olmadığı bir kadın...
- Alışık olmadığı dediğim şu; o da belki bu kadar aşkımın arkasında duracağımı düşünmüyordu. Belki onun da bugüne kadar birlikte olduğu kişiler, ilişkilerinin arkasında durmadı. Benim cesaretim belki de onu şaşırttı.
Mazbut yaşayan bir adam, sizi sevgili olarak kaldırabilecek mi?
- Böyle sorgulamalarda hiç bulunmuyorum. Çünkü ben ne yaşadığıma bakıyorum. Karşımdaki insana güvenmesen, onunla paylaştığım güzelliklerin farkında olmasan zaten böyle bir ilişki içine girmezdim. Ben Hüsnü için sadece seksi, güzel, şöhretli bir kadın değilim. Bizimki bu kadar sığ bir ilişki değil. O da benim gerçek bir insan olduğuma, aşkıma inandı.
Kariyerinize zarar geldi mi?
- Hayır. İşlerim de azalmadı. Beni takdir eden, albümümü evine alan insanlar benim nasıl biri olduğumu çok iyi biliyorlar. Evli bir adama aşık oldum diye müziğimi dinlemekten vazgeçiyorlarsa, zaten beni bir daha dinlemesinler. Tabii ki bu yaptığım şey belki örnek alınacak bir davranış değil ama inanın ki bu bir kaza.
İlerisi için ne düşünüyorsunuz, mesela evlilik olabilir mi?
- Yok, böyle şeyleri hiç konuşmuyoruz. Ben zaten programlı yaşamıyorum. Hayatı geldiği gibi yaşıyorum. Dilerim üzülmeyiz. Şu anda yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim. Yarın ne olur bilemem. Hiçbir şeyin garantisi yok. Aşkta plan olmaz. Aşk, geldiği gibi yaşanır.
Benzer bir durum benim başıma gelir mi diye endişeniz var mı?
- Hüsnü böyle biri değil.
BENİ AŞKIM AYAKTA TUTTU
Bu ilişkinin üstünü çok rahat kapatabilirdik, çünkü yan yana fotoğrafımız bile yoktu. Ama yaşadığımız şeyin gerçekliğini çok iyi bildiğimiz için, yalan söylemedik. Yalan söylemediğimiz halde bizi yine de yerden yere vurdular. Dürüst olmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı. Beni ayakta tutan ise aşkıma olan inancım, aşktan aldığım güç, karşı tarafa olan inancım... Bu kısacık hayatta böyle duyguları bir insan kaç kere yaşar ki? Çok zor günler geçirdik, geçirmeye de devam edeceğiz. Ama yaşadığım o sıkıntılı günlerin yanında, gerçek bir aşk yaşadığım için de iyiyim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder