Perşembe, Ekim 11

Özhan Carda: Pişmanım..


Oyunculuğu bıraktığıma pişmanım.

Yıllarca modellik ve oyunculuk yapan Özhan Carda, oyunculuktan uzak geçen yılların pişmanlığını yaşıyor.

Yıllarca modellik ve oyunculuk yaptıktan sonra halkla ilişkiler şirketi kuran Özhan Carda, Osman Yağmurdereli’nin ısrarlarına dayanamayarak yeniden oyunculuğa dönmüş. Carda şimdi, oyunculuktan uzak geçen yılların pişmanlığını yaşıyor.

mesleğe manken olarak başladınız değil mi?

- Evet mankendim önceden. Oyunculuğa "Dönemeç"le başladım. Aynı zamanda modelliğe devam ettim. Bu bana Başak Gürsoy’un tavsiyesidir; "Hiçbir zaman tek başına mankenlik yapma. Mutlaka yanında iyi bir meslek daha yap" demişti. Ben de hayatım boyunca bunu kulağıma küpe yaptım.

Mankenlik tek başına meslek sayılmıyor mu?

- Tabii ki meslek. Para da kazandım o sayede. Yurtdışında 50-60 yaşında olup, modellik yapanlar var. Mesela Arjantinli bir model vardı. 45 yaşındaydı adam ama hepimiz hayranlıkla izliyorduk onu. Ama bizim ülkemizde işler değişiyor. Ben sadece mankenlik yapsaydım geçinemezdim ve mesleğin bir garantisi yoktu. Bu yüzden oyunculuğa başladım. Hatta 93 yılında halkla ilişkiler şirketi kurdum. Öncesinde de profesyonel iş yaşamım oldu. Çeşitli şirketlerle çalıştım. Yıllık izinlerde herkes tatile giderken, ben yıllık izinlerimi defilelere ayırıyordum. Patronlarımız da izin veriyordu o zaman böyle bir şeye. Rahmetli Ayhan Şahenk bir gün; "Manken çocuklarla olmaz bu işler" dedi. Bu sözler kulağıma küpe oldu. Dedim ki: "Madem öyle, o zaman kendi işimize ağırlık verelim. Kendi şirketimizi kuralım." 1993’ten sonra da şirketimi kurdum ve modellik yapmadım. Ta ki 2004’e kadar. 2004 yılında Osman Yağmurdereli beni ikna etti ve Aydan Şener’le "Masum Değiliz" adlı filmde başrolleri paylaştık. Arada sinema filmlerinde de yer aldım. Ama en çok reklam filmleriyle tanındım. Hayatım boyunca gerek reklam filmlerinde, gerekse podyumda hep kamera arkasını inceledim. Zaten merakımdan organizasyon ve halkla ilişkiler işine girdim.

Yıllar sonra yeniden oyunculuk teklifi geldiğinde heyecanlandınız mı?

- Heyecanlandım tabii. Hatta ilk günü hatırlıyorum; okula yeni başlamış gibiydim! Hem özlediğim bir şeye yeniden başlamanın heyecanı, hem de; "Acaba bunca yıldan sonra nasıl olacak" endişesi... Bu arada evlenmişim, bir de çocuğum var. Zaten oğlum beni ilk kez ekranda gördüğünde; "Baba bu senin eski karın ve çocukların mı" diye bunalıma girdi! Bu arada bizim bir derneğimiz var: MODER (Model ve Moda Derneği). O dönemde Gaye Sökmen dedi ki: "Madem oyunculuğa başladın. Hadi seni bizim ajansa kaydedelim." Yıllar sonra yeniden bir ajansa kaydoldum böylece. Hemen Şenay Düdek’in projesi "Yaşanmış Şehir Hikayeleri"nde rol aldım. Ondan sonra da iyice ısındım oyunculuğa. Tabii hep dikkat ettim projeleri seçerken; "Bu benim mesleğime, aileme zarar verir mi" diye. Ardından "İki Aile" geldi. 13’üncü bölümde girdim diziye. İclal Aydın’a aşık olan iş adamı rolündeydim. Yakında vizyona girecek olan sinema filmim var; "Mahkum". En son "Binbir Gece"de misafir oyuncu olarak rol aldım.

Peki "Binbir Gece" kadrosuna dahil olma durumunuz olabilir mi?

- Misafir oyuncuydum ama bilinmez tabii! Önümüzdeki dönem için görüştüğüm başka projeler de var.

Sizin için fiziğiniz bir avantaj mı, dezavantaj mı? İşadamı rollerinde görüyoruz sizi hep. Ama bir köylüyü canlandırırken düşünemiyorum...

- Fiziğim belki beni kısıtlıyor. Ama benim de köylü rolü canlandırmak gibi bir niyetim yok. Zaten belli bir sosyal statüye gelince insan, herkes onu işadamı ya da aile babası olarak görüyor. Zaten insan ne oynarsa üstüne yapışıp kalıyor rolü.

Yardımcı rol istemedim

Oyunculuğun tadını aldığınızı söylüyorsunuz. Bunca yıl ara verdiğiniz için pişman oldunuz mu?

- Pişman oldum tabii. O dönemde Yeşilçam’da filmler çekildi. Bizim manken arkadaşlarımız oynadı onlarla. Aynı kadınların sürekli değişen rol arkadaşı olmak istemedim. Bu yüzden de sakladım kendimi. Geçenlerde çalıştığım bir yönetmen; "İyi ki saklamışsın kendini. Şimdi senin yaşında olup, böylesine bakımlı birini bulmak çok zor" dedi. Aklımda iki şey var ara vermekle ilgili; "Acaba ara vermesem ne olurdum şimdiye kadar" diye düşünüyorum. Eşim; "O zaman beni tanımayacaktın, belki böyle bir hayatımız olmayacaktı" diyor kendimize geliyoruz.

Mankenlikten oyunculuğa geçen Engin Koç, Yaşar Alptekin gibi isimler vardı... Banu Alkan, Ahu Tuğba gibi isimlerle oynarlardı, değil mi?

- Ne yapsınlar, hep aynı kadınların yanında rol alırlardı. Şimdi neden yapımcılar yeni yüzlerle çalışıyor? Çünkü doğallık çok önemli. Hiç tanımayıp, ilk defa gördüğümüz insanlar gayet başarılı işler çıkarıyorlar.

Hiç yorum yok: