Pazartesi, Eylül 24

Eylül Deniz: Arabasını Parçaladım


Aldattığını öğrenince arabasını parçaladım..

Evlendikten üç ay sonra aldatıldığı için eşinden boşandığını belirten Deniz, "Göksel maneviyatı sarsacak bir şey yaptı. Çok çirkin bir şekilde beni aldattı. Bunu duyunca da evden çıkıp gittim. Göksel hep inkar etti. Ama aradan üç ay geçtikten sonra itiraf ederek 'Keşke kolumu kesselerdi ve ben bunu yapmasaydım' dedi. Büyük bir şoktu benim için" diye konuştu.

Eylül Deniz’i tanıyarak başlayalım...

- 1982 Antalya doğumluyum. İki kardeşiz. Baba tarafım Giritli, anne tarafım Yörük.


"Gardner Diamond Sendromu" denilen bir rahatsızlığınız olduğunu duydum. Doğru mu?

- Evet... Bu bir kan hastalığı... Kan hücreleri parçalanıyor ve vücudun her bölgesinde kanama oluyor. Lise hazırlık okurken durduk yere vücudumda morarmalar başladı. Bununla beraber çok ciddi eklem ağrılarım oldu. Önceleri kan kanserinden şüphelenildi. Bir yılın sonunda teşhis kondu. İki yılım hastanede geçti.

İki yıl hastanede mi yattınız?

- Evet, çünkü ne zaman, ne olacağı bilinmiyordu. Kanamaları çok ağır geçirdiğim dönemlerde kalbimde ritim bozukluğu başladı ve nefes almakta zorluk çektim. Uzun süre oksijen maskesiyle yaşadım. Dolayısıyla dışarıda hayatımı sürdüremiyordum. Liseyi dışarıdan bitirdim.

Şimdi tamamen iyileştiniz mi?

- Hayır. Ama teşhis konulduktan sonra biraz daha rahatladım. Kanamayı önlemek için sürekli ilaç kullanıyorum. Ani ruhsal değişimler yaşamamaya da özen gösteriyorum. Çünkü çok mutlu ya da üzüntülü olduğunuzda da vücudunuzda kanamalar olabiliyor.

Peki liseyi bitirdikten sonra ne yapmaya başladınız?

- Antalya ETV’de kültür ve sanat programı hazırlayıp sunmaya başladım. Bu arada "Sınır" filminden başrol teklifi geldi. 17 yaşında ilk sinema filmimi çektim. Sonra da evlendim zaten...

Evlendiniz mi?

- Evet. "Sınır" filminin çekimleri için İstanbul’a gelmiştim. İstiklal Caddesi’nde bir restoranda yemek yerken ilk eşimle tanıştım. Meğer o restoranın sahibiymiş. İlk aşkımdı. Evlendik. Fakat bu mutluluk 1.5 yıl sürdü.

Neden?

- Hayata birilerinin eşi ve çocuğunun annesi olarak gelmediğimi hissettim. Eşim film çekmeme izin vermiyordu. İlişkimizin çirkinleşmeye başladığını hissedince de bitirmek istedim ve 2000 yılında boşandık.

Sonra ne yaptınız?

- 1.5 yıl İstanbul’da tek başıma yaşadım, bu arada "Pera Masalı" adlı ilk şiir kitabımı çıkardım. Derken "Zerda" dizisinden teklif geldi. Çok geçmeden de ikinci eşim Göksel Sunter’le tanıştım.

Göksel Bey’le nasıl tanıştınız?

- İlk kitabımı yeni çıkarmıştım. Kutlamak için kuzenimle beraber Ortaköy’e yemeğe gittik. Yemekte birinin gözlerini dikip bana baktığını fark ettim. Bir süre sonra bu bakışlardan rahatsız oldum ve apar topar restorandan kalktık. Ortaköy caddelerinde yürürken Göksel de arkamızdan geldi. Hızlı hızlı yürüyerek arabamızın olduğu otoparka gittik. Arabama bindim, bir anda sağ camda Göksel belirdi ve bana "38 yaşındayım. Hayatımın hiçbir döneminde, hiçbir kadının peşinden bu şekilde gitmedim. Gözlerinizi gördüğüm zaman tuhaf bir şey hissettim ve bunu kaçırmak istemedim" dedi. Sonra kartını vererek otoparktan uzaklaştı.

Hoşunuza da gitti tabii...

- Gitmez mi! Ama aklımın ucundan onu aramak, buluşmak geçmemişti.

Aradınız mı peki?

- Aramadım. Bu olayın üzerinden iki ay geçtikten sonra kız arkadaşlarımla Çiçek Pasajı’na yemeğe gittik. Bu arada Göksel benim şiir kitabı çıkardığımı öğrenmiş. Kitabın içinde yazan mail adresine de sürekli mesajlar atıyordu. Bense bu mesajları yanıtsız bırakıyordum. Çiçek Pasajı’nda olduğumuz gece, Göksel’in verdiği kartı bulup durur duruken cep telefonuna "Kitabımı beğendim mi?" diye mesaj attım.

Nasıl bir yanıt geldi?

- Hemen aradı ve 10 dakika içinde Çiçek Pasajı’na geldi. O gece oradan el ele çıktık. Sonra Göksel, Ortaköy’deki kendi mekanı olan Şarap Evi’ni açtırdı. Sabahın 04.00’ünde, yağmurun altında dans ettik.

Çok romantik bir başlangıç...

- Ama ertesi gün ona, kendisiyle bir ilişkiye başlamak istemediğime dair mesaj gönderdim. Ondan "Eylül geçti sanmıştım yazla kış arasında. Nereden bilirdim gelip beni bulacak, yüreğimden vuracak, ekimin ortasında" şeklinde bir yanıt geldi ve aynı gün Üsküdar’daki evime geldi. Beni aldı, saatlerce dolaşıp konuştuk. O gün beraberliğimiz başladı. Evlilik de dahil 5 yıl birlikte olduk.


İyi ama üç ay sonra boşandınız... Neden?

- Çünkü aldatıldığımı öğrendim ve o an boşanmaya karar verdim.

Sizi aldattığını nasıl öğrendiniz?

- Söylediler.

Nasıl emin oldunuz ki?

- Bunu asla söylemeyeceğim. Göksel çok çirkin bir şekilde beni aldattı. Bunu duyunca evden çıkıp gittim. Göksel hep inkar etti. Ama aradan üç ay geçtikten sonra "Keşke kolumu kesselerdi ve ben bunu yapmasaydım" dedi. Büyük bir şoktu.

Nasıl bir evlilikti sizinki?

- Çok tutkulu bir ilişki yaşadık. İnişleri, çıkışları olan bir ilişkiydi...

Hiç şiddet uyguladı mı Göksel Bey size?

- Hayır. Ama biz şiddetli ve tutkulu bir ilişki yaşadık. Mesela beni aldattığını öğrendiğim gün sinirimden arabasını parçalamıştım. Hırsımı Göksel’den de alabilirdim ki aldığım zamanlar da olmuştur yani.

Adamı dövdünüz mü?

- Yok canım... Bağırıp, çağırıyordum. Sözlerimle incitiyordum onu.

Peki... Aldatıldığınızı öğrendiniz, araba parçaladınız falan, sonra ne oldu?

- Göksel boşanmak istemedi ama boşandık. Sonrasında ona dönmem için çok jestler yaptı. Mesela koluna kocaman "Benim Eylül’üm" diye dövme yaptırdı. Ama dünya tersine dönse, yine ona dönmeyeceğim.

Oysa bana yeniden barışacaksınız gibi geliyor...

- Kırgınlığım geçse çoktan dönerdim ama geçmiyor. Göksel barışmak için mücadele ediyor, ama ben kırgınım... Hayatıma kimse sokmadım, çünkü karşıma buna değecek biri çıkmadı. Karşıma çıkacak adamın hem bana hem de Göksel’e karşı çok sağlam durması gerek. Çünkü Göksel, ancak öyle birini bulduğum zaman arkasını dönüp gidebilir.

Şimdi ne yapıyorsunuz?

- Üçüncü şiir kitabımı çıkaracağım. Adı "İçimdekiler"...

Kerem’le aşk yaşamıyorum

Kerem Alışık’la aşk yaşamıyorum. Eğer aramızda bir şey olsaydı, bunu saklamazdım. Bodrum’a tatile gittim, birkaç kişiyle beni yazdılar. Sonra Göksel’in Bodrum’u bastığını söylediler. Böyle bir şey yok. Göksel beni aradı ve "Neyin ne olduğunu biliyorum. Bana verilecek bir hesabın yok, ama biraz daha dikkatli ol" dedi. Sonra da kızını görmek için

Röportaj: Sema DENKER
Fotoğraflar:
Sinan ÖZBALKAN

Bodrum’a geldi. Gelmişken beni görmek istedi. Kalabalık bir arakadaş grubumuzla yemek yedik, o kadar. Ne Bodrum’u bastı ne de beni dövdü. Biz böyle çirkinlikler yaşamıyoruz.
Giden hep ben oldum, Göksel peşimden geldi
Şimdi sizden, hırslı, şöhret meraklısı, Göksel Sunter’e çok sıkıntılar yaşatmış bir kadın olarak söz ediyorlar...
- Evet, Göksel’e sıkıntı yaşattım ama şöyle yaşattım; tanıştığımız günden itibaren asla toleranslı olmayan, sürekli gitmeye meyilli duran bir kızdım. Affetmeyi bilmiyorum. En küçük kavgalarda Göksel’i terk ettim. Hep giden ben oldum. O da peşimden gelen adamdı. Eğer hırslı olsaydım, bu evlilik bitmezdi. Bu evlilik, bana karşı büyük aşkı olan, boşanmaya direnen bir adama karşı bitti.
Birbirimizden vazgeçemiyoruz
Artık Göksel Sunter’le evli değilsiniz, ama hálá birliktesiniz, öyle değil mi?
Hayır, birlikte değiliz, ama kopamadığımız, sürekli temas halinde olduğumuz doğru. Göksel, hayatımda olmazsa birileri bana zarar verecekmiş gibi hissediyor. Çocuğu, kardeşi, vücudunun bir parçası gibi görüyor beni. O yüzden yalnız bırakmıyor. Onun hayatında her zaman bir Eylül’ü olacak, çünkü hálá bir umudu var. Ayrıca ben de ona bağlıyım. Çok güzel şeyler paylaştık ve birbirimizden vazgeçmek zorunda da değiliz.

Hiç yorum yok: