Pazartesi, Aralık 24

Deniz Akkaya: Dayak yediğimi


Dayak yediğimi söylemem hataydı

Dayak yediğini açıklayarak tüm dikkatleri üzerine çeken, Deniz Akkaya, Kelebek'e çarpıcı itiraflarda bulundu.

Önceki yıl Murat Aslan'dan dayak yediğini açıklayarak tüm dikkatleri üzerine çeken, bazılarınca reklam yapmakla suçlanan Deniz Akkaya, Kelebek'e çarpıcı itiraflarda bulundu. Akkaya, "Dayak yediğimi söylemem hataydı" dedi.
İnsanların önümü kesip bana sarılmalarını çok seviyorum. O sevgiye ihtiyacım varsa, bu da onlara karşı sorumlu
olduğumu gösterir. Hiç sorgulamadan beni örnek alanlar olduğunu biliyorum, yani bazı konularda umursamaz davranmamam gerekiyor. Eskiden "İnsanlar benimle ilgili her şeyin doğrusunu bilsin" diyordum, şimdi öyle değil. Çünkü adamın biri çıkıp karısına "Bu ülkede Deniz Akkaya da dayak yiyor" diyor ya da "Reklam yaptı" deniliyor. O gün yalan söylemeyedim ama bugün olsa dayak konusunda yalan söylerdim.

Meslekteki 10 yılınızı nasıl özetlersiniz? Size göre en skandal olayınız nedir?

- Meslekte 10 yılım, müthişti. Çok dost edindim, dünyayı gezdim. En iyi dergilere kapak oldum, dünyada da çok güzel işler yaptım. Patinaj yaptığımı hissedince de bıraktım. En skandal olayım ise arabamın ve ehliyetimin alınması. Onun dışında içimde derin yara açmış, beni içten içe üzen, gece beni uyutmayan hiçbir şey yok. Onları yaşamam gerekiyormuş, yaşadım.

Tabii yaşananlardan ders çıkarmak da önemli...

- Hayatı yaşayarak öğreniyorsunuz. Ben sürekli otrişlerle, topuklu ayakkabıyla dolaşan biri değilim. Herkes gibi evinde pijamasıyla kaşınarak oturan, herkes ne yaşıyorsa evde ve dışarıda onu yaşayan biriyim. Tek farkım, ben Türkiye ile büyüdüm.

Bu büyüme döneminde nelerden pişmanlık duydunuz? Mesela dayak yediğinizi söylediğinize pişman mısınız?

- Bazı konularda o kadar umursamaz olmamalıydım. Şimdi olsa bu konuda yalan söylerim. Ama ben şunu yaptım; "Evet dayak attım, çünkü gece 3’te eve gelmişti" diyen adama karşı çıktım, mahkemeye verdim. Bu anlamda örnek alınmak isterim. O olayda da beni rahatsız eden tek nokta "Hak ettiyse yemiştir" açıklamasıydı...

Bunu Hülya Avşar söyledi...

- Sonuçta dayağı meşrulaştırmaya çalıştılar. Topluma örnek olmak, içki içmeden balıkçıdan çıkmak değildir. Bir başka rahatsız olduğum konu da, mahkemenin verdiği 3 bin YTL’lik para cezası. Para cezasına da itiraz ettim. İstediğimizi sokakta asıp keselim, sonra 3-5 bin YTL’ye serbest kalalım o halde... Bu kadar basit olduğunu bilseydim, hiç mahkemeye gitmez, ben de ona bir tane yapıştırırdım. Bu tip haberler insanları şiddete meyilli hale getiriyor.

En skandal olayın ehliyetinize ve arabanıza el konulması olduğunu söylediniz. O görüntülerde agresif bir Deniz Akkaya vardı. Alkol sizi agresifleştiriyor mu?

- İnsanın bilincini kaybetmesini en büyük acizlik olarak görüyorum. Normalde küfürlü konuşan bir kadın değilim, öyle gibi algılanmamın nedeni de alkoldür! Hepimizin içinde küçük küçük kadınlar var. Bazen bu küçük kadınlardan biri daha öne çıkıyor. Alkol ve uyuşturucu hiçbir zaman insanın iyi yönlerini ortaya çıkarmaz, çirkin taraflarını gözler önüne serer. İçki her insanı olmasa da beni çok çirkinleştiriyor.

Sapanca’da bir spa merkezinde alkol tedavisi gördüğünüz doğru mu peki?

- Hayır. Gazetecilerden kaçmak için oraya gittim. Detoksa senede bir-iki kez gidip, bağırsaklarımı temizletiyorum. Bunu rutin olarak yapıyorum. Ehliyetime el konulduğunda da yine detoks amacıyla bu spa merkezine gitmiştim. Alkol hiçbir zaman yakın arkadaşım olmadı.

’SENSİZ HİÇİM’ CÜMLESİ LUGATIMDA YOK

Siz insana bağımlı mısınız? Çünkü birlikte olduğunuz erkeklerden çok zor ayrılabildiğiniz söyleniyor.

- Ben hayatıma soktuğum hiçbir insanı kolay kolay atmam. Onlara hep ikinci şanslar veririm. İnsan bağımlısı olmak, "Sensiz yaşayamam, sen olmazsan ben bir hiçim" gibi cümleler kurmaktır. Bu bir hastalıktır. Sigara ya da alkol bağımlısı olmak gibi bir şeydir. Hayatımda kimseye "Sensiz yaşayamam" demedim. "Senin için şunları yaparım, ölümü bile göze alırım" dedim. Yapardım da, ama "Sensiz bir hiçim" cümlesini hayatımda lugatıma sokmadım. Anlamsız bir cümle!

Hakkınızda şehir efsaneleri de var. Sevgililerinizin kapısında oturup, saatlerce ağlarmışsınız...

- Aşktan çok içtiğim de olmuştur, ağlamışlığım da, tutamayacağım sözler vermişliğim de... Ama aşk, normalde kurduğun hayalden çıkmaktır zaten. Yoksa ismi aşk olmazdı. Aşkın ilk zamanları ve bitmeye yakın zamanları sancılı zamanlardır.


n Bu sancılı dönemlerde siz neler yaşıyorsunuz?

- Duygularımı çok yoğun yaşayan biriyim. Dolayısıyla sancılarımı da yoğun yaşarım. "Kimsenin kapısında ağlamadım" diyemeyeceğim, çünkü çok ağlamışımdır. Bazıları bunu yapmaz, acizlik olarak görür. Ben bunu acizlik olarak görmem. Çok sevdiğin bir insanla sona yaklaşıyorsam eğer, onun için ağlamak, belki zamanında yerine getirmediğim sözleri tekrarlamak, onun için yalvarmak kötü bir şey değildir.

Genelde tutmadığınız sözler neler oluyor?

- Özgür ruhlu bir kadınım. Erkekler bunu çok kabul edemiyorlar. Sahip olmak ile sevmek aynı şey değildir. Bazı ilişkilerimde bana çok sahip olmak istediler. Sevmek her söylediğine evet demek ya da sorgulamamak demek değildir. Ben sorgularım. "Erkeğin geyşası olurum" diyenlere çok sinir oluyorum. Elimden gelen her şeyi yaparım, canımı da veririm ama inanmadığım şeylere inanıyormuş gibi yapmak, benim karakterime uymuyor.

ÇOK PARA KAZANINCA EVLAT EDİNECEĞİM

Bir ara 30 yaşından itibaren hayatı daha farklı yaşadığınızı söylediniz. Nedir hissettikleriniz?

- Hayatımda hep istediğim şeyleri yaşadım. Bunlara kötü olanlar da dahil. Hep canımın istediği insanla yemek yiyip, istediğim insanla muhabbet edip, kafamın estiği yoldan gittim. "Hayat şartları beni buraya getirdi" gibi bir cümle kuramıyorum. Doğruyu sınayarak, yaşayarak 30’uma geldim. Şimdi kendimle daha duygusal, daha naif, daha kabullenir bir ilişkim var.

Evlilik desem...

- Evli insanların da aynı ev içinde kendilerine ait bir odaları, yaşamları olmalı. Karşı taraf bunu samimiyetsizlik olarak görüyor. Dolayısıyla ya buna saygı gösterecek bir insanla evleneceğim ya da hiç evlenmeyeceğim.

Ya çocuk?

- Tabii ki çocuğumun olmasını istiyorum. İleride çok para kazandığım zaman evlat edineceğim.

Çok para kazanmak dediniz de, zor durumda mısınız? Bu yüzden arabanızı, pırlanta yüzüğünüzü sattığınız doğru mu?

- Evime temizliğe gelen kadın, benim tiyatrodan günlük aldığım rakamdan daha fazlasını alıyor. Kafayı parayla bozmuş olsaydım en azından vaktimi tiyatroyla harcamazdım. Neyse yüzüğümü sattım, bu doğru. Ama bunun nedeni parasız kalmam değildir. Belki kendimce hayatımdaki adama mesaj gönderiyorum, naz yapıyorum, olamaz mı? Bu beni ilgilendirir. Kimseye sebebini açıklamak zorunda değilim. Ayrıca zor durumda olsam, 3 bin dolarlık alyans beni kurtarmaz ki... Ve iki arabam vardı, birini sattım. Bu kadar basit yani.

Azeri işadamı Mubariz Mansimov’la birlikte olduğunuz gündeme geldi. Bu haberden dolayı gazete bastığınız da... Nedir bu işin aslı?

- O şahısla görüşmek için yurtdışına gittiğim iddia edildi. Ben ise o sırada İstanbul’da film çekimindeyim, daha Kıbrıs’a bile gitmemişim. Pasaportumda 3,5-4 aydır çıkış bile yok. Ben de sadece gazeteye gidip pasaportumu göstermek istedim, o kadar. Ne gazete basması? Hayatımda ilk defa o kişinin varlığından, o haberle haberdar oldum.

Sevgilim evli değil

Şu an bir sevgiliniz var mı?

- Evet, var.

Yunanlı mı?

- Yunanlı mı diye sordular, Yunanlı dedim. Japon mu diye sorsalar, Japon diyecektim.

Hayatınızdaki adam evli mi?

- Evli biriyle birlikte değilim. Daha önce birlikte olduğum erkeklere de evli denildi ama hiçbiri evli değildi. Ben aşk kadınıyım. Duygularıma bazen yenik düşen bir insanım ama şu andaki birlikteliğim evli bir adamla değil. Hiçbir
yuvanın dışarıdan biri tarafından yıkılacağına inanmıyorum. Birbirine çok bağlı insanların arasına başka birinin girmesi mümkün değil. Zaten ben de yarın karısının yanına dönecek biriyle birlikte olmam. Arkadaşlarımı bile zor paylaşan biriyim.

Talk show’un babası Okan’dır

Geleceğe ve işe dair projeleriniz neler?

- Ali Poyrazoğlu gibi bir üstatla tiyatro yapacağım. Şu an bu beni çok heyecanlandırıyor. Oyunculuk, ruhumu temizliyor. Kendimden uzaklaşıyorum, meditasyon gibi bir şey. Oyunculuğa daha kutsal olarak bakıyorum. Bu arada bütün varlığımı vererek yapmak istediğim tek şey ise Ellen DeGeneres gibi bir program yapmak. Çok eğleniyor, çok da iyi para kazanıyor.

Televizyon programı ne zaman hayata geçecek?

- Görüşmelerimiz devam ediyor. Tamamen genç insanlarla muhatap olacağım, genç insanlardan besleneceğim bir program formatı hazırlıyoruz. Okan’ınki (Bayülgen) gibi bana ait, eğlenceli, gülünecek bir televizyon programı olmasını istiyorum.

Yoksa programın yapımcısı Okan Bayülgen mi?

- Olmasını çok isterdim ama değil. O bence bu işi çok iyi beceriyor. Talk-show’un babası Okan’dır.

Hiç yorum yok: