Pazartesi, Aralık 24

Kabadayı: Romantik Mafyayım



Romantik mafyayım

Fragman Cuma günü vizyona girecek olan "Kabadayı" filminin başrol oyuncusu Kenan İmirzalioğlu, projenin "Eşkiya"ya benzetilmesiyle ilgili konuştu.

İmirzalioğlu " Bence filmin kendine özgü bir tadı var. Bu film, tam bir şehir hikayesi. O anlamda 'Eşkiya'dan ayrılıyor" dedi.

Sinemaseverlerin cuma günü vizyona girmesini merakla bekledikleri "Kabadayı" filmi, sadece yeraltı dünyasını anlatmıyor, öyküde büyük bir aşk da var. Kenan İmirzalıoğlu ve Aslı Tandoğan, Devran’la Karaca’nın büyük aşkını Kelebek’e anlattı. İmirzalıoğlu, aşk konusunda taviz veren, romantik bir mafya babasını canlandırdığını açıkladı.

Herkesin konuştuğu şu; "Kabadayı, Eşkıya’ya benziyor..." Benziyor mu?- Kenan İmirzalıoğlu: Bence filmin kendine özgü bir tadı var. Bu film, tam bir şehir hikáyesi. O anlamda "Eşkıya"dan ayrılıyor.

Şener Şen’in canlandırdığı Ali Osman karakteri ise mert, yiğit, haksızın ve güçsüzün yanında olan bir kabadayı. Sizin canlandırdığınız mafya babası Devran nasıl bir karakter?

- K.İ: Devran kirli bir dünyanın içerisinde doğmuş, annesi-babası hırsızlık yapan bir ailenin çocuğu. Dolayısıyla Devran’ın hayatı, en başından kirli bir ortamda başlıyor. Annesi-babası ölünce yetimhaneye gönderiliyor. Yetimhanede çok tatsız bir olay yaşıyor ve hayattaki seçimi de o olayla birlikte başlıyor. Yetimhaneden kaçıyor, direkt yeraltı dünyasının içerisine giriyor. Burada çok çabuk sivrilip, Türkiye’deki en önemli işadamlarından birinin yanında, onun illegal işlerini götüren bir adam olarak çalışmaya başlıyor. Keskin, ele avuca sığmayan, burnunun dikine giden bir adam Devran. Burnunun dikine gittiği en büyük mevzu ise; sevdiği kadın yani Karaca. Çünkü yaşadığı bu kirli hayatın arasında Karaca’yı bulmuş, bir tek orada arınıyor.

Yani aşk, Devran’ın bambaşka bir yüzünü ortaya çıkaracak.

- K.İ: Devran, yaptığı şiddetin farkında ama ilişkiler onu öyle bir yere getirmiş ki, artık geri dönüşü yok. Fakat Karaca, onun bambaşka bir yüzünü ortaya çıkarıyor. Zaten Devran’ın aşkı olmasa, karanlık bir adam olarak kalacaktı.

Yani romantik mafya babasısınız...

- K.İ: Biraz öyle. (Gülüşmeler)

Şener Şen ile oynamak nasıl bir duygu?

- K.İ: Benim adım ve soyadım uzun ama Şener Şen’in yanında çok kısa kalıyor. Benim için çok özel bir durum. Şener Ağabey çocukluğumdan beri izlediğim bir insan. Birçok oyuncuyu severiz ama bazılarını farklı severiz. Mesleğinin 10. yılında bir adam olarak, mesleğinin en üst noktasında olan Şener Ağabey ile aynı filmde, aynı kuliste olmak, apayrı bir durum. Şener Ağabeye karşı kötü adam olmam beni çok zorladı.

Her film seti bir okuldur. Bu okuldan nasıl mezun oldunuz?

- K.İ: Bu film setinden, omzumdaki bröveler çoğalarak ayrıldım. Bir yıldız daha taktım. Çok şey öğrendim. Ömer Vargı’nın set alışkanlıkları beni acayip etkiledi. Alışık olmadığım bir set anlayışıydı. O kalkınca herkes kalkıp işinin başına gidiyor. İşin başındaki kişi o kadar saygılı, o kadar titiz ve disiplinli çalışıyor ki, herhangi birisi bir dakika gecikme olduğu zaman kendini rahatsız hissediyor. İlk gün böyle bir tecrübe yaşadım, sete biraz geç gittim. Çok utandım. Sonra da bir daha bunu yapmadım. Çok acayip şeyler öğrendim. Hayata dair, mesleğe dair.

Aslı Hanım siz "Kabadayı"da bar şarkıcısı Karaca’yı canlandırıyorsunuz. Bu sizin ilk sinema filminiz değil mi?

- Aslı Tandoğan: Evet, filmin kadrosu malum. Gerçekten çok şanslıyım. Kariyerinin başında olan birisi için "Kabadayı" çok önemli bir film. Kenan’ın da dediği gibi çok şey öğrendim. Set ahlakını, disiplini öğrendim.
Eksiklerimi gördüm. Benim için de bu set müthiş bir okul oldu.

Siz dizilerde genellikle daha saf ve ağlayan karakterleri canlandırıyorsunuz. Ama Ömer Vargı bu filmde sizi çok acayip bir kadın yapmış. Herkesi çok şaşırtacaksınız.

- A.T: Evet, dizilerde daha çok üzülen karakterleri canlandırdım. Ama Mine Vargı ve Ömer Vargı benim daha kadınsı rolleri de oynayabileceğimi düşünmüşler. Çünkü karakter de öyle bir karakter. Bir kadın olarak benim de kadınsı yönlerim var. O yüzden ekstra bir çaba sarf etmedim. Her kadın istediği zaman dişiliğin kullanabilir, bu da sürpriz olmaz. Ayrıca benim müzisyen bir kimliğim de var. Sanırım bu role seçilmemin en önemli etkenlerinden biri de o.

TEHLİKELİ, DENGE BOZAN BİR AŞK İSTEMEM

Devran, Karaca’ya fena aşık galiba?

- A.T: Bütün kadınların hayal ettiği bir aşk. Devran, asla aşkının peşini bırakmıyor ve onun için kendini feda ediyor. Filmde, Kabadayı kadar Devran da yüreklerde taht kuracak. Özellikle kadınlarda. Çünkü Devran’ın tutkusu, tüm kadınların bir erkekten beklediği tarzda bir tutku.

O zaman bu ilişkide şiddet de var...

- A.T: Filmde zaten Karaca’nın Devran’ın terk edip, başka bir ilişki yaşamasının tek nedeni, aralarındaki bu tutkunun zaman içinde fiziksel şiddete dönüşmesidir.

- K.İ: Ama ben sarhoştum. (Gülüşmeler)

- A.T: Uyuşturucu kullandıkları için bir süre sonra aralarındaki bağ şiddete dönüşüyor. Karaca’nın Devran’dan uzaklaşmasının nedeni bu şiddet zaten.

Galiba Karaca da çok saf ve temiz değil?

- A.T: Devran gibi Karaca da ailesini küçük yaşta kaybediyor. Ailesiz büyüyor. Devran ile karşılaştıkları zaman birbirlerindeki aile boşluğunu, sevgileriyle kapatıyorlar. İkisinin de yaşam stili aslında aynı. Ayrıca Karaca da gece hayatının içerisinde olan, uyuşturucuyla tanışmış bir kadın.

- K.İ: Devran uyuşturucu ve alkole Karaca yüzünden başlıyor bu arada.

Galiba filmde, aşkın güçlü adamları ne hale getirdiğini izleyeceğiz.

- K.İ: Bu uğurda biz ne prensler gördük, tahtı bırakıp giden. Bu filmde de bu etkileri göreceğiz. Devran’da inanılmaz bir güç var. Bu güçten dolayı kim olursa olsun satın alacağına inanıyor. Fakat konu Karaca’ya geldiğinde tüm hayat duruyor. Bir tarafta çok büyük profesyonellik gerektiren, zeká gerektiren ilişkiler yaşıyor ama Karaca’nın yanında öyle bir adam değil. Onsuz yapamıyor, onun için dünyayı yakar, her şeyi karşısına alır. Ama ona sahipken de çok romantik olamıyor. Nasıl romantik olunduğunu bilmediği için de karşısındaki kadının hayatını tüketiyor. Bu karakteri iyi analiz edebilmek için uzun süre psikiyatrlarla konuştum. Yani sert bir yapısı var ama içeride neler hissediyor? Alt metni iyi okumak adına bunu yaptım.

Kadınlar tutkulu bir aşk ister ama sonunda huzur arar. Karaca’da bu yüzden mi Devran’ı bırakıyor?

- A.T: Evet, bu yüzden Devran’ı bırakıp İsmail Hacıoğlu’nun canlandırdığı Murat karakteriyle bir aşk yaşamaya başlıyor. Biraz önce dediğim gibi Karaca uyuşturucu kullanıyor. Bazen tutkusunun peşinden koşması gerektiğini düşünüyor, bazen aile kurmak istiyor. Aile kurmak istediği kişi ise Murat. Çünkü Murat uyuşturucu kullanmıyor ve onu hep iyi yönde teşvik etmeye çalışıyor. Karaca’nın tek korkusu Murat’ın zarar görmesi. Onun başına bir şey
gelmesin diye her şeyi yapıyor.

Ateşle oynamayı seven bir kadınmış Karaca...

- K.İ: Kadının özüne çok yakın bir durum bu. O yürek hoplatan, serseri, kötü, tehlikeli dediğimiz adamların hayatlarından böyle kadınlar gelip, geçiyor. Karaca da tam öyle bir kadın. Bu gördüğünüz masum yüz, filmde neler neler yapacak, göreceksiniz. Bakmayın onun böyle durduğuna.

Kenan Bey, aşk konusunda renginizi asla belli etmeyen birisiniz. Sizin aşkı yaşayış şeklinizi merak ediyorum...

- K.İ: Ben de merak ediyorum. (Gülüşmeler) Tutku, tehlikeli, denge bozan bir şeydir. Hiç benlik değil. Ben daha dengeli yaşamayı seven bir insanım. Ailem böyle yetiştirdi beni. Aşkın kendisi de denge bozan, sancılı bir şey.

Bize Anadolu babası gibi davranıyorlar

"Kenan da hep benzer rolleri canlandırıyor" gibi bir eleştiride bulunmak bana çok doğru gelmiyor. Çünkü ben her filmde farklı karakterleri canlandırıyorum. Yandım Ali ile Devran bambaşka iki karakter. Ayrıca şu an, bu yaşta, bu boyda, bu cüssede olan bir adam başka ne yapabilir ki? Zaman içerisinde yelpazemiz genişleyecek. Oyunculuk, meyve sepeti gibidir. Oradaki karakterlerin her birinin ayrı bir lezzeti var. Dolayısıyla ben de tek bir meyve yemek istemiyorum. Farklı lezzetleri tatmak, farklı karakterlerin içerisine girmek istiyorum. Bu hem benim hayatımı hem de oyunculuk yelpazemi genişletir. Genç oyuncuların desteğe ihtiyacı var. Zaman zaman büyüklerimiz bu desteği bizlerden esirgiyor. Anadolu babaları gibi davranıyorlar. Anadolu’da babalar çocuklarına sevdiklerini çok belli etmezler ya, onun gibiler işte. Yazarlarımızda o duygu hákim. Böyle olmasınlar.

Hiç yorum yok: