Pazartesi, Ağustos 6
Gülşen: Evlenip Londra'da
Gülşen, Ercan Saatçi'nin prodüktörlüğünde çıkardığı "Gülşen-Ama Bir Farkla" adlı yeni albümünde müzisyen kimliğinin ön plana çıkarıldığını açıkladı: "Eski albümlerimde güzelliğim ön plana çıkarılıyordu. Yeni albümümde ise söz yazarlığım ve yorumcu kimliğimin altı çizildi, çok mutluyum" dedi.
Özel hayatıyla ilgili de önemli açıklamalarda bulunan Gülşen, mimar sevgilisi Fahrettin Aykut'la evleneceğinin de müjdesini verdi: "Bir kaç ay içinde evlenip Londra'ya yerleşeceğiz. Fahrettin, Londra'da bir otelin işini aldı. Dolayısıyla uzun bir süre orada kalacak. Ben de onun yanında olacağım. Bundan böyle bütün işlerimi oradan yürüteceğim."
Ara söz
Çok klasik bir adamla çok klasik bir kadın, derinliği olan bir aşk yaşıyor... Bizim ilişkimizin tarifi böyle. 1950'lerin aşkını yaşıyoruz. Birbirimizi çok iyi tamamlıyoruz ve mutlu ediyoruz.
- Hande Yener, "Bakkal şarkısı yapanlar" dedi ve ortalık karıştı. Siz ne diyorsunuz bu bakkal polemiği için?
Bu tarz kavramları anlamıyorum. Anlamadığım için de bir yorumda bulunmayacağım. Yalnız şunu söylemek isterim; müzikle uğraşanlar konuşmazlar, sadece üretirler...
- Gelelim yeni albümünüze, daha doğrusu 'gerçek' albümünüze...
Evet, gerçek albümüm "Gülşen-Ama Bir Farkla" bu hafta piyasaya çıktı. Ercan Saatçi gibi başarılı bir müzisyen prodüktörle çalışmanın mutluluğunu yaşıyorum. Prodüktörüm müzisyen olunca doğal olarak bu albümde müzisyen kimliğim ön plana çıkarıldı. Diğerlerinde böyle değildi.
- Nasıldı?
Herkes iyi bir yorumcu olduğumu, iyi beste yaptığımı biliyordu. Ama projeler, güzel bir kadının projesi olarak sunuluyordu. Bu albümde söz yazarlığımın, besteciliğimin ve yorumcu kimliğimin altı çizildi. Güzel kadın ve imaj geri plana atıldı. Benim de istediğim buydu. Çok mutluyum. Bu albüm, müzik kariyerimde profesyonel bir adımdır.
- Ancak "Of Of" klibindeki seksi kız Gülşen hâlâ hafızalarda. Şimdi o işleri yapmaktan pişman mısınız?
Hayır, o işlerden asla pişmanlık da duymuyorum. Ama dediğim gibi artık müzisyen gibi yaşayan, yaratıcı, üretici Gülşen'in ön planda olmasını istiyorum. Allah'ın bana vermiş olduğu yetenekler varken, dişiliğimi ön plana çıkarmaya hiç gerek yok.
- Albümde sözü Ercan Saatçi'ye ait olan 'Kara Böcükler' isimli bir şarkı var. Kim bu kara böcük ya da böcükler?
Bu şarkıda kime gönderme yapıldı tarzı düşüncelere kapılmak bencilce bir davranış olur. Sanatçı, diğerlerinin göremediği şeyi gören, hisseden, bunu da sözüne ve müziğine yansıtandır. Kara böcükler, insanlığın en aşağılık yerinde duranlara, yani kötü kalplilere, kötülükle beslenenlere, hasta ruhlulara bir söylemdir. Ben çok sevdim sözlerini. Çünkü çok şey anlatıyor.
- Yani sizin yaşadıklarınızı, hayatınızdaki kişileri mi anlatıyor?
Sanat ve sanatçı kavramını idrak edememiş insanlar ancak bunu kişiselleştirirler. Oysa ki sanatçı demek, günlük hayattaki olaylara herkesin gözüyle bakmamak demektir. Ercan Bey'in sadece Gülşen'in yaşadıklarından etkilenip bu sözleri yazdığını sanmıyorum. Çünkü günlük yaşamın içerisinde yaşanan o kadar olumsuzluklar var ki, gündem kötü kalpli insanların eylemleriyle dolu. İşte bu şarkı, tüm kötülüklere baş kaldırıyor.
- Sizce bu kara böcükleri yok etmenin bir formülü var mı?
Var tabii, onları kabul etmemek. Ben kabul etmiyorum mesela...
- Nasıl etmiyorsunuz?
Yaptıkları kötülükleri iyi enerjimle geri gönderiyorum. Dünyada iki denge unsuru vardır; iyilik ve kötülük... Belki zaman zaman bu denge bozulup, kötülüğün ağır bastığı oluyordur. Ama ben ilahi adalete ve Allah'ın üzerimizdeki enerjisine çok inanıyorum. Hayatınızda neyi kabul ederseniz onlar içeri girer. Kötülüğü üzerinize alırsanız, mutsuz olursunuz. Almazsanız o kötülük sizi etkilemez, gider sahibine çarpar. Bunu da zaman içerisinde görürsünüz zaten.
- Siz gördünüz peki?
Tabii ki... Ben, bana yapılan her şeyi, iyiliği de kötülüğü de görüyorum. Her gelen kötü enerjiyi sevgiyle geri gönderiyorum. Çok iyimsersiniz diyeceksiniz ama mutluluğumu buna borçluyum. Çok mutlu bir kadınım. Hayattaki en büyük hırsım, mutlu ve huzurlu olmak. Kara böcükler için bile iyi şeyler düşünmek gerek. Kötülüğün cevabını ancak iyilikle verebilirsiniz.
Galiba artık hep orada yaşayacağım.
Yeni bir ev aldım. O evin dekorasyonu için birkaç mimar ile görüştüm. Görüştüğüm mimarlardan biri de Fahrettin'di... Onu ilk gördüğüm an, "Tamam işte bu" dedim. Yani o an aşık oldum. Aynı şeyleri Fahrettin de hissetmiş. Çok klasik bir adamla çok klasik bir kadın, derinliği olan bir aşk yaşıyor işte... Bizim ilişkimizin tarifi böyle. 1950'lerin aşkını yaşıyoruz. Birbirimizi çok iyi tamamlıyoruz, mutlu ediyoruz ve en önemlisi kırmıyoruz. Fahrettin evlenip, çocuk yapabileceğim bir adam. Bunu yürekten hissettim. Daha ne olsun.
- Albümde "İhtilaller" adlı bir şarkı var. Hiç ihtilal gördünüz mü?
Görmüşüm ki, bu şarkıyı yazmışım. (Gülüşmeler) 1980 ihtilalinde çok küçüktüm, hatırlamıyorum. Ben bu şarkıda ihtilalin aşk versiyonunu anlattım.
- Duygusal darbeyi yani...
Öyle...
- Bu darbe nasıl bir iz bıraktı sizde?
Yaşanan her olumsuzluk, hayata karşı sizi daha da güçlendiriyor. Her şey insanlar içindir. Yaşadığım tüm duygulara, olumsuzluklara, bana değer katan her zerreye teşekkür ediyorum. Bunlar, beni ben yapan şeylerdir. Ben çok güçlü bir kadındım ama bu darbe beni daha da güçlendirdi. Güç, yaşananlara nereden baktığınızla ilgilidir. Ben işe iyiliğin penceresinden baktım. Her üzüntü bana bir anlam kattı. Yoksa kahrımdan ölüp, bitmedim.
- Bir takım mesaj ve kamera kayıtlarıyla tehdit edildiğinizi söylediniz...
Sözünüzü kestim ama bu konu mahkemeye taşındı. Dolayısıyla konuşmak istemiyorum.
- Neden şimdi mahkemeye müracaat ettiniz?
Bekledim ama iş artık akıl almaz boyuta ulaştığı için mahkemeye başvurdum.
- Erol Köse ne istiyor olabilir sizden?
Bilmiyorum ki... Sadece ben ne istediğimi biliyorum.
BEN DETAYLARA AŞIK OLURUM
- Ne istiyorsunuz?
Huzur ve mutluluk. Kimsenin ne istediğini düşünecek kadar zamanım değersiz değil. Hayat o kadar kısa ki, çok hırslı olmaya gerek yok. Yastığa başınızı koyduğunuzda huzurlu uyuyabiliyorsanız, en büyük zenginlik budur bence.
- Erol Köse bir röportajında, "Elimi çekince daha mı yükselir, yoksa düşer mi zamanla göreceğiz" demiş... Nedir durumunuz? Maddi ya da manevi bir kaybınız var mı?
Hiç öyle bir kaybım yok Allah'a şükür. Benim şu anda durumum belli. Beni mutsuz etmek isteyenleri çok mutsuz görüyorum bu arada...
- Peki Gülşen Hanım, Reha Muhtar desem...
Bu konularla ilgili konuşmak istemiyorum ama sadece şunu söylemek isterim ki, yanımda olan herkese çok teşekkür ediyorum.
- Biraz da yeni sevgilinizden söz edelim. Fahrettin Aykut'la nasıl tanıştınız?
Yeni bir ev aldım. O evin dekorasyonu için birkaç mimar ile görüştüm. Görüştüğüm mimarlardan biri de Fahrettin'di... Onu ilk gördüğüm an, "Tamam işte bu" dedim. Yani o an aşık oldum. Aynı şeyleri Fahrettin de hissetmiş. Çok klasik bir adamla çok klasik bir kadın, derinliği olan bir aşk yaşıyor işte... Bizim ilişkimizin tarifi böyle. 1950'lerin aşkını yaşıyoruz. Birbirimizi çok iyi tamamlıyoruz, mutlu ediyoruz ve en önemlisi kırmıyoruz. Fahrettin evlenip, çocuk yapabileceğim bir adam. Bunu yürekten hissettim. Daha ne olsun.
- Ne zaman evleniyorsunuz?
Proje bana sunuldu ben de beğendim
- Peki bu yeni imajınızla ilgili ne diyeceksiniz. Biliyorsunuz dün Kelebek'te bir haber çıktı. Mert Alaş ve Marcus Piggott ikilisinin "Travel" adlı moda çekiminde kullandığı her şey, sizin yeni fotoğraflarınızda kullanılmış. Söz sizde...
Biliyorsunuz saçım bir yıldır siyah. Kimi zaman uzuyor, kimi zaman kısalıyor. Proje bana sunuldu, bende beğendim ve kabul ettim. Çekimler bir teknede yapılacaktı. Fakat tekne ayarlanamayınca fotoğrafçının ofisine çok yakın bir yerde bu çalışmayı gerçekleştirdik. Benim ne müzikte ne de imajda esinlenerek bir şey yapmam söz konusu bile olamaz. Dediğim gibi proje, kıyafetiyle, saçıyla her şeyiyle hazır halde bana sunuldu. Ben de beğendim.
- Son soru: Galiba 'Detay' şarkısının ilginç bir öyküsü var.
Evet, Fahrettin'le beraber yaptığımız bir şarkı bu. Bir gün Fahrettin'i kızdırdım. Onu üzdüğüm için de çok üzüldüm. Sabah 05.00'te bu sözleri yazdım, sonra da onu uyandırıp, okudum... Çok beğendi... O kadar beğendi ki hayatında ilk defa beste yaptı. Şarkının ilk bölümünün bestesi ona aittir.
Çok yakında. Bir kaç ay içinde... Bir an önce gelinlik giymek istiyorum. Bu arada Londra'ya yerleşiyorum. Bundan böyle bütün işlerimi oradan yürüteceğim. Fahrettin, Londra'da bir otelin işini aldı. Dolayısıyla uzun bir süre orada kalacak. Ben de onun yanında olacağım. Galiba artık hep orada yaşayacağım.
- Neden?
Bu bir kaçış olarak algılanmasın. Bir ayağım orada, diğer ayağımda burada olacak. Londra'da yaşamak, kendime verdiğim bir ödül. Sevdiğim adamın yanında olmak ve müzikal eğitim almak istiyorum...
- Evli kadına, sahipli kadına dokunulmaz ya... Bu yüzden evlenmek, Londra'ya giderek sorunlardan uzaklaşmak istemiş olabilir misiniz?
Ben, içinde aşk olmayan hiçbir yerde olmam. O yüzden benim ana dilim aşktır. Evliliğe uzak duran, evlilik kavramıyla uzaktan yakından alakası olmayan birisiydim. Çünkü çevremde örnek alabileceğim bir evlilik yoktu. Annem ile babamın aşkına hep çok özendim. Fahrettin bana bunu hissettirdi. O yüzden evlilik bu kadar gündemimde.
- Erkekte ne etkiliyor sizi?
Çok detaycı birisiyim. Detaylara aşık oluyorum. Ben sevgiye dönüşen bir aşk istemiyorum. Sevgiye dönüşmenin verdiği rahatlık ve vurdum duymazlık duygusu beni çıldırtır. Aşık olunca her anım, her şeyim o insana göre programlanır. Kimyam değişir. Bir bakış, söylenen bir söz, bir hareket benim için çok önemlidir. Önemsendiğimi hissetmek beni etkiliyor ve mutlu ediyor. Aşkta önemli kişi olmaya seviyorum. Çünkü ben de karşımdaki insana bunu hissettiriyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder