Perşembe, Ağustos 30

Zaiga Elizabete: Karınızın sniper


Letonya ordusunda sniper (keskin nişancı) olarak görev yapan Zaiga Elizabete Cerina, 3 km'den attığını vuruyor.

Şermin Terzi'nin haberi

Haberi görünce, "Hah işte Karadenizli bir erkeğin en zayıf noktası" diye düşündüm. İşin içinde hem kadın hem de silah vardı. Trabzon Belediyesi'nde çalışan Hasan Yılmaz (33) ile Letonya ordusunda sniper (keskin nişancı) olarak görev yapan Zaiga Elizabete Cerina (21) internette tanışıp Trabzon'da geçtiğimiz hafta evlenmişler.

İkisiyle buluşup, aşklarından ziyade silah aşklarından konuştuk. Bir sniper nasıl eğitilir, hedefini beklerken ne yapar, üç kilometre ötedeki hedefi nasıl vurur, atış yaparken rüzgár hedefi ne kadar saptırabilir, Zaiga anlattı.

Karşımdaki sevimli kızın, eline suikast silahı Kanas'ı alıp hedefi beklemeye başladığı resmi kafamda bir türlü canlandıramıyordum. Ama ne kadar yanıldığımı Trabzonspor Atıcılık Kulübü'nün poligonuna gittiğimizde anladım. Silahları görür görmez gözleri parladı, ne var ki hiçbirini beğenmedi. Solak olduğu ve kulüpteki tüm silahlar sağlaklar için düşünüldüğünden, kerhen bir silah seçti.

Benim sadece filmlerde gördüğüm ve çat çut sesleriyle silahın hızlı hareketlerle parçalarını kontrol edip, sonrada ucunu üfleyen karakterlere dönüşüverdi birden. Yüzündeki değişikliğe inanamadım. Robotik bir ifade gelip yerleşti suratına. Gerçek kurşun kullanmak bir yana, saçma bile kullanmayacağımızı sadece fotoğraf için bu silahları seçtiğini hatırlatmak zorunda kaldım.

CADDEDE ASKERLERİ GÖRDÜ 13 YAŞINDA MERAK SARDI

Zaiga'nın silah merakı henüz 13 yaşında başlamış. Caddede yürürken kamuflaj kıyafetleriyle gördüğü askerlerle. Ardından kuzeni askere gidince bu merak iyice depreşmiş. Kız oyunlarını bırakarak, oyuncak silahlarla belirlediği hedeflere nişan alıp vurma oyununa başlamış. Letonya'da bir yıl süren askerlik kadınlar için zorunlu olmadığı halde 18 yaşına geldiğinde, askere gitmek istemiş. Bunu annesine söylediğinde, ciddiye alınmamış: "Henüz 18'imde olduğum için gelip geçici bir heves olduğunu düşündü. Otur, rahatla ve çiçekleri düşün dedi. Anne, çiçekleri gözümün önüne getirdiğimde, onlara nişan alıp vurduğumu görüyorum deyince, sen çılgınsın deyip sadece gülümsedi. Askerlik kağıtlarım eve geldiğinde bunun geçici bir heves olmadığını anladı ve iki elini başının arasına alarak oturduğu yere çöktü."

ATICILIĞIMI KEŞFEDEN KOMUTAN, SNİPER OL, DEDİ

18 yaşında bir yıl sürecek askerlik macerasına başladığında, onun atıcılıktaki kabiliyetini ilk kez komutanı keşfetmiş ve askerliğini sniper olarak devam ettirmek isteyip istemeyeceğini sormuş. "Teklifin üstüne atladım, silahları çok seviyordum ve sıradan askerlik prosedürlerinin yanında böyle bir şansım olunca çok sevindim" diyor. Yedi kız, yirmi üç erkek sniper eğitimi almaya başlamışlar. Bu otuz kişilik gruptan, bir yılın sonunda profesyonel asker olarak devam etmek isteyenler özel kuvvet olarak orduya yerleşecekmiş. "Çok zor bir eğitimdi, aylarca yerlerde sürünüp çimen ve taşlardan başka bir şey görmedim" diyor kendisini. Eğitimin zorluğundan, erkek asker arkadaşlarından birinin bunalıma girip Zaiga'yı bıçakladığını anlatıyor: "Bir elinin parmaklarını açarak, diğer elindeki bıçakla hızlı bir şekilde parmak aralarından masadaki boşluğa bıçağı saplıyordu. Ama arada parmaklarına da geliyor ve elini kesiyordu. Kes şunu yapma dedim, peki o zaman şunu yapayım dedi ve elindeki bıçağı sol dizimin biraz üstünden sapladı, bıçak alt baldırımdan çıktı. Bırakın sniper olmayı asker bile olamayacağına karar verildiği için atıldı ve psikolojik tedavi görmesi için hastaneye yatırıldı".

ZAIGA'YI ELİMDE TUTMANIN YOLU HAFTADA BİR GÜN ATIŞA GÖTÜRMEK

Hasan Yılmaz, Zaiga için "Tam bir Karadeniz kızı gibi" diyor ve onun iyi silah kullanmasından etkilendiğini ama en çok hobileri benzeştiği için uyuştuklarını söylüyor. İkisi de fotoğraf çekmeyi, trekking yapmayı, doğayı ve operayı seviyormuş. En çok güldükleri şey ise, aynı anda aynı hareketleri yapıp, aynı sözcüklerin ağızlarından çıkmasıymış. Hasan, Zaiga'yı elinde tutmanın yolunu bulmuş: Haftada bir atışa götürmek.

EN İYİ KANAS, MP5, AK74 VE KALAŞNİKOF KULLANIYOR PİYANO ÇALIYOR, TANGO, SALSA YAPIYOR

Zaiga'nın en iyi kullandığı silahlar, suikast silahı olarak da bilinen Kanas, MP5, AK74 ve AK47(Kalaşnikof). Üç kilometreden nokta atışı yapıp hedefi vurabileceğini söylüyor. Bir sniper'da keskin nişancılıktan başka olmazsa olmaz nitelik nedir diye sorduğumda düşünmeden "sabır" diye cevap veriyor: "Sniper'ın hedefinin ne zaman geleceği belli olmaz. Size bir hedef söylenir, söylenen hedef belki iki, belki üç hafta sonra gelecektir. Ben en fazla üç gün bekledim. Tatbikat sırasında elime bir harita verildi ve hedefin hangi yönden gelebileceği söylendi. Üç gün boyunca kamuflaj kıyafetlerimle, gözümü silahın dürbününden ayırmadan hedefimi bekledim. Yemek için de ayrılmıyordum, yanımda sadece konserve et ve su vardı."

Zaiga askerlikten sonra profesyonel olarak orduda kalmayı istemiş fakat annesi buna ısrarla karşı çıktığı için üniversitede ekonomi okumuş. Keskin nişancılığının yanında aikido da biliyor ama aynı zamanda tangodan rumbaya, valsten salsaya kadar geniş yelpazede dans edebiliyor, piyano çalabiliyor.

BU SİGARAYI VURABİLİR MİSİN?

Hasan Yılmaz ile internette tanıştıktan sekiz ay sonra evlenip Trabzon'a yerleşen Zaiga, eşiyle birlikte Uzungöl'de tatil yaparken bir restoran sahibi elindeki sigarayı göstererek, "Bunu vurabilir misin" diye sormuş. Zaiga'nın cevabı "Üçüncü atışımda vurabilirim" olmuş. Niçin ilk seferde değil de, üçüncü atışta vurabildiğini sorduğumda şöyle anlatıyor: "Belki ilk seferde de vurabilirim ama sniper'lıkta en önemli şey kendi kullandığın silahı tanımaktır. Tanımadığım bir silahla atış yapacaksam ilk seferde vururum iddiasına girmem. İkincisi konsantre olmam gerekir. Rüzgar varsa beni hedefimden ne kadar saptırabileceğini hesaplarım. Üçüncüsünde de zaten vururum."

TÜRKLERİN RUS ÖNYARGISINA KURBAN GİDECEĞİM BİLİYORUM

Eşi Hasan Yılmaz, onu Türkiye'ye getirmeden önce Türk erkeklerinin Rus kadınlar hakkındaki önyargılarını uzun uzun anlatmış ve Zaiga'yı da Rus'a benzetecekleri için hazırlıklı olması konusunda uyarmış. Zaiga tarihten gelen geçmişlerinden ötürü Rusların ve Letonyalıların birbirlerini pek sevmediklerini anlatıp kendisinin de Rus'a benzetilmesi ile ilgili şunları söylüyor:

"Türk ve Rus kültürü arasında nasıl dağlar kadar fark varsa, Letonyalılar ve Ruslar arasında da o kadar fark var. Ruslar, gittikleri yerin kültürünü, geleneklerini, insanların onlar hakkındaki düşüncelerini pek önemsemezler. Bizim kültürümüzde bu yoktur. Onlar giyinip kuşanıp, tanrım ne kadar güzelim, herkes benimle konuşmak istiyor gibi düşünüyor. Biliyorum ki, burada benim de onlardan biri olduğumu düşünecekler ama öyle değilim."

Hiç yorum yok: