Cuma, Nisan 13

Enis Batur: "Bankada 2000 dolarım


Türk aydını ölüsünü bile gömemez
Tartışmalı P'Enis Roman'ın yayımcısı Cem Mumcu, entelektüellere fena yüklendi: "Aydınlar ölülerini nasıl gömeceğini bilmeyen tek insan türü. Bunlar küçük kız çocuklarına sarkmaktan başka bir şey yapmıyor, ne zaman kitap okuyorlar anlamıyorum."
'Bankada 2000 dolarım bile yoktur'
P'Enis Roman'ın yayıncısı Cem Mumcu, Enis Batur'la girdiği polemik sürecini ve Türk aydını üzerine düşüncelerini anlattı. Kendini kitap delisi olarak gören Mumcu 'salak gibi gidip bir yayınevi açtığı için' zar zor geçindiğini söylüyor.
- Edebiyat tarihindeki örnekleri bir yana, bu kitabın yazarının ortaya konmamış olması bir pazarlama stratejisi mi? - Hiç alakası yok. Yazar bu kitabı bize başvurup dosyasını gönderdiğinde benimle bile tanışmayacağını, resim vermek istemediğini söylemişti. Ben de kitabın içeriğini gördüğümde ona hak verdim.
- Neden hak verdiniz? - E çünkü kitap 32,6 cm. penisi olan bir adamın otobiyografisi gibi kurgulanmış bir roman. Kabul edin ki ben o adamla tanışacağım zaman, ki sonradan hakikaten tanıştım, kendisine telefonda dedim ki, "İlk bakacağım yer gene de, özür dileyerek, orası olacaktır." Adam yolda yürüyemez yani. Aklıma ne Enis Batur geldi, ne de başka kimse.
- Sizi şöhret budalası ya da popüler isimlerle arkadaşlık kurup işini oradan götüren biri gibi tanımlayan çok insan var. Ekşi sözlükte de 'para delisi psikoloji vakası' diye geçiyorsunuz... - Bunlar söylenmez ayıptır ama, benim bankada şu anda hazırda 2000 dolarım yoktur. Bu kadardır benim bütün çapım. Evim yoktur. Kirasız hiçbir yerim yoktur. Ne söylüyorsunuz ya? Bu kadar anlamadan neye bakıyorsunuz?
- Enis Batur'un bu polemikte kullandığı bazı güçlü kelimeler ilgimi çekti. Haysiyet, paçavra gibi...
- Güçlü ama içi dolu değil. Bir kere kitabı okumadığı çok açık. Çünkü kitap asla paçavra değil. Eğer onu paçavra gibi buluyorsa bir edebi eseri okuma konusunda karşısına çıkıp konuşabilirim. "Değerlendiremiyor," derim o zaman. Benim haysiyetimle ilgili herhangi bir sorun olduğunu da düşünmüyorum. Çünkü ben Enis Batur'un da yayıncılığını yaptım. İki tane kitabını yayımladım. Benim haysiyetime, hatta avukatımın görüşüne göre işi Hipokrat yeminine kadar götürmesi davalık bir konu. Yani resmi olarak ben onu dava edebilirim. Ama artık uzatmayalım bu saçmalığı. Zeki Coşkun benim arkadaşım, ama yazdığı son derece komik. Haydar Ergülen diye tırnak içinde bir şair var, ben onun 'şiör' yazdığını düşünüyorum. Korkunç bir yazı yazmış. Ağabeycim bir telefon aç, sor. Ne yapıyorsun? Yeni Şafak'tan birisi benim özel hastanem olduğunu iddia etmiş. Ben önümüzdeki ayın ev kirasını güçlükle ödeyen bir adamım. Ben biblioman (kitap delisi) bir babanın, biblioman bir oğlu olarak yazmak, okumak ve kitaptan başka hiçbir derdi olmadığı için, salak gibi gidip bir yayınevi açan ve korkunç miktarlarda kendi ekmeğimden, elbise paramdan oraya yatırarak gayet de zor yaşayan biriyim.
Birdenbire kapitalist oldum, ulan hiç değilim. - Bir türlü yaranamıyor musunuz?
- Şu anda dünya algı üzerine kurulu. Gerçeklik diye bir şey yok. Üzerine makyaj yaptırdığın müddetçe, silikon yaptırdığın sürece güzel bir nesnesin, ama yatakta çok kötüsün. Üzerine entelektüellik cilası vurup, bir de hiç okumuyorsun. Bunlar var ya her gece rakı içiyorlar, yerlerini de söyleyeyim sana ve her gece birbirlerinin yanındaki karılara sarkarak yapıyorlar bunu. Bunlar ne zaman kitap okuyor ya? 40 yılda bir gittiğimiz yerlerde hep onları görüyoruz. Bu ülkede kitap eleştirisi yapan ve edebiyatla uğraştığını düşünen birçoğunun küçük kızlara sarkmaktan başka yaptığı şey yok. Yaptıkları iş budur. Ben bu ülkede Le Monde Diplomatique'i çıkardım da ne oldu? Tam sizin istediğiniz şey değil mi, bir övgü aldım mı? Yok.
- Bu kadar etki tepkiye 'entelejansiyadan' uzaklaşmış durmuyorsunuz. - Ben sadece okuma delisiyim. 31 çeker gibi kitap okuyan, 31 çeker gibi yazan bir adam. Ben bundan haz duyuyorum.

Hiç yorum yok: