Cuma, Kasım 23

Emrah: Markayım


Emrah markadır bunu kabul edin

Emrah, 25 yıllık müzik kariyerinin en unutulmaz eserlerini "Best-Of Emrah" adlı CD'de topladı.

Emrah, 25 yıllık müzik kariyerinin en unutulmaz eserlerini "Best-Of Emrah" adlı CD’de topladı. Bu projeyle yıllar öncesine, "Küçük Emrah" dönemine uzanan şarkıcı, "Sevilse de sevilmese de o küçücük çocuk Türkiye’de çok büyük işler başardı. Ben Küçük Emrah’ı alkışlıyorum. Çünkü o çocuk, bugün kendini marka yaptı" diyor.

25 yıllık müzik kariyerinizdeki en önemli şarkıları bir albümde topladınız. 13, 14 yaşındayken okuduğunuz eserler de var bu albümde. O şarkıları 36 yaş olgunluğuyla söylemek nasıl bir duygu?

- "Acıların Çocuğu", "Boynu Bükükler", "Ayrılamam" ve "Yaralıyım"ı okurken, çocukluğum, yaşadıklarım teker teker gözümün önünden geçti. Zor yıllardı. Hiçbir şey yaşayamadım ki ben. Kendimi bildim bileli kariyerim için mücadele ediyorum. Hele sesimin değiştiği o ergenlik döneminde, şöhretim kaybolacak diye yaşadığım paniği asla unutamam. İnsanlar küçükken beni sevmişti ama büyüdüğüm için artık sevmezler diye günlerce ağladığımı, uyumadığımı bilirim. Çok büyük bunalımlar yaşadım.

Nasıl aştınız o bunalım günlerini?

- "Zavallılar" filmi için teklif geldi. Şans bu ya, film gişe rekoru kırdı. Tam o dönemde "Yaralıyım" albümünü çıkardım. O da büyük iş yaptı.

Sonra rahatladınız. Öyle bir rahatladınız ki 1990’dan sonra hem müziğinizi hem de fiziğinizi değiştirdiniz...

- "Haydi Şimdi Gel" albümüyle değişim yaşadığım doğrudur. Çok film, çok konser kaseti izledim ve kendimce bir tarz oluşturdum. Benim hiçbir zaman imaj maker’ım olmadı. Tek başıma yaptım her şeyi. Çünkü ileriyi görebilen birisiyim. Neyin tutup, tutmayacağını anlayabiliyorum. Her şeyi takip ediyorum, okuyorum.

Çok okuyan adam, "Mozart gelse dinlerim" nasıl dedi peki?

- O konuyu konuşmaya gerek bile yok. Küçücük bir çocuktum o zaman. Hálá bu açıklamanın konuşuluyor olması da çok enteresan.

"Best-Of Emrah" adını verdiğiniz albüm, pazartesi piyasaya çıkacak. İçinde hangi şarkılar var?

- "Acıların Çocuğu", "Boynu Bükükler", "Ayrılamam", "Sen Affetsen Ben Affetmem", "Yaralı", "Unutabilsem" gibi birçok hit var.

Sizin için şöyle bir yargı var: Çok seviliyor ama bir kesim var ki onu hiç sevmiyor.

- Olabilir... Önemli olan sizin kendinize olan özgüveninizdir. Kim, ne diyor dönüp bakmam bile. Umurumda değil. 25 yıldır Emrah var. Rahatlıkla söyleyebilirim ki Emrah bir markadır. Herkesin Emrah’ın marka olduğunu artık kabul etmesi gerekir. Eğer bir başarı elde etmişse, o insanı sevin ve sayın. Tamam, görmezlikten gelebilirsiniz ama saygısızlık edemezsiniz.

Belki de küçükken rol aldığınız filmler sizi biraz antipatik yaptı...

- Bunda küçücük bir çocuğun nasıl suçu olabilir? Ayrıca ben o filmleri izlediğim zaman negatif bir şey hissetmiyorum. O yaştaki bir çocuk nasıl filmlerde oynayabilirdi ki? Doğal olarak aile dramlarının işlendiği filmlerde oynadım. Ne derlerse onu yaptım. O dönemler ne hikáye bilirdim ne de rol yapmayı... O yüzden Küçük Emrah’ı çok başarılı buluyorum. Uzaktan baktığım zaman "Aferin Küçük Emrah"a diyorum...

O dönem rol aldığınız filmlerde annelerinizin başına gelenler, kemik kitlenizin tepkilerine neden oldu. Dolayısıyla sizi sevmeyi bıraktılar.

- Ben o dönem neyi bilebilirim ki! Benim adıma büyüklerim karar veriyordu. O çocuk şimdi bugün, bu noktada. Emrah öyle bir aşama kaydetti ki insanlar "Nasıl yani" diyorlar, inanamıyorlar. Hayretler içerisinde bakıyorlar ve hep oradan vurmaya çalışıyorlar. Vuramazlar! Çünkü Türkiye’de bir Emrah gerçeği var. O yaştaki bir çocuğun bu kadar başarılı olmasını neden alkışlamıyorsunuz, alkışlayın lütfen!

Annenizi canlandıran Oya Aydoğan’a daha sonra aşık olduğunuzu duydum, doğru mu?

- Oya Aydoğan hayatımda gördüğüm ilk aktristi. İlk filmimi onunla çektim. O benim her zaman çok sevdiğim ablamdır. Abla olarak bende çok büyük bir değeri vardır. Çok hanımefendi bir insandır.

Peki... Bir ay önce Şehmuz Altay isimli kişi, "1983 yılında Emrah’ın Ağabeyi Fahri’ye borç verdim. Fahri borcunu ödemedi. Emrah ’Öderim’ demişti. O da ödemezse kan akacak" dedi. Böyle bir borcunuz, ’Öderim’ diye verdiğiniz bir söz var mı?

- Söz konusu olayla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundum. Dava açılmıştır. Bu konuda fazla konuşmak istemiyorum. Fakat benim Şehmuz Altay isimli kişiyle herhangi bir tanışıklığım, herhangi bir diyaloğum yoktur. Adı geçen kişiyle, olayla ilgili olarak herhangi bir konuşmam ve görüşmem de olmamıştır. Fahri İpek 1989 yılında vefat etti. Ayrıca 1983 yılından bugüne 24 yıl geçmiştir. Şehmuz Altay isimli kişinin gerçekten Fahri İpek’e borç verip, vermediği, borç vermişse geri alıp, almadığı hususları ispata muhtaç olduğu gibi, böyle bir borç, alacak ilişkisi olmuşsa bile bu Şehmuz Altay ile Fahri İpek arasındaki bir konudur. Emrah Erdoğan’ın hiç kimseye tek bir kuruş dahi borcu yoktur.

Cimri değilim

Sanat dünyasındaki herkes sizin cimriliğinizi konuşuyor. Nedir bu cimrilik hikayesi?

- Emrah bugüne kadar gece gündüz çalıştı. 25 yıldır durmadan çalışıyorum. Emrah’ın yatırımlarımdan, hangi arabayı aldığımdan, nerede oturduğumdan kime ne! Benim kazancım, benim yaşantım kimi ilgilendirir ki. Nasıl yaşadığımı insanların gözüne sokmak zorunda değilim.

Tutumlu olmak başka bir şey cimri olmak başka bir şey. Belki de tutumlusunuz.

- İnsanın hesabını bilmesi güzel bir şey. Ben de hesabımı bilirim.

Diyorlar ki siz kimseye yemek ısmarlamazmışsınız, kız arkadaşınıza dahi...

- (Gülüyor) Bakın, ben cimri değilim!

BMW’nize LPG taktırdınız mı?

- Doğru olmayan bir şey için yorum yapmam.

Konu annem olunca kimseyi tanımam

Yavuz Seçkin yaptığı espriden dolayı özür diledi. Özrü kabul ettiniz mi?

- Sanatçı olarak yıllardır kendi işimle ve mesleğimle ilgili her türlü yoruma, espriye açık oldum. Fakat söz konusu dünyadaki en değerli varlığım, annem olunca, bu hakkı kimseye vermiyorum. Benim annem, sırf malzeme olsun diye kullanılamaz. Ayrıca kimsenin de haddine düşmez. O konuda kimseyi tanımam. Türk toplumundaki kadın ve anne değerini bu şekilde, sadece program konusu olsun diye kullanan beyinlere de bu toplumun asla değer vermeyeceğini bilmeleri gerekir.

Oğlumu önemsiyorum

"Oğlum İçin" adlı dizide oğlunun peşine düşen bir babayı canlandırıyorsunuz. Gerçek hayatta oğlunuzu arayıp, soruyor musunuz?

- İş ile özel hayatın karıştırılmasını bir türlü anlayamıyorum. Orada profesyonel bir oyuncuyum. Özel hayatımın bununla ne alakası var? Benim profesyonel olduğumu unutuyorlar. Ayrıca benim için özel hayatım, elbette ki önemlidir. Ve kimse de hayatımdaki insanların ne kadar önemli olduğunu bilemez.

Oğlunuz Tayfun sizin ilgisizliğinizden şikayet ediyor ama...

- Çok yorgun olmanın sebebi bunlar işte... Ona kızgınlığım yok. O daha çocuk... Ama aklı başında, her şeyin farkında olan bir çocuk. Bilmeni istiyorum ki onu önemsiyorum. Gerçekten önemsiyorum. Benim onu ne kadar düşündüğümü kimse bilemez!

Tayfun’la görüşüyor musunuz peki?

- Zamanla ilgili bir şey bu.

Hiç yorum yok: