Perşembe, Ağustos 23

Aydan Şener: Şöhret yıpratıcı


Şöhret yıpratıcı ama kaybolması acı veriyor.

Şener "Bu seçilmiş bir şey değil. Kendimden yedi yaş küçük birine aşık olayım diye yola çıkmadım. Ayrıca yaşça küçük dedikleri de 37 yaşında kocaman adam."

Kenan Işık ile başrollerini paylaştığınız "Fikrimin İnce Gülü" adlı dizi, Adalet Ağaoğlu’nun aynı adlı romanının bir uyarlanması mı?

- Hayır. Bu, sadece isim benzerliği. "Fikrimin İnce Gülü", 1920’lerden kalan bir şarkı. Sanırım Adalet Hanım da bu şarkıdan esinlenerek romanın ismini koymuş.

Kenan Işık’la daha önce de birlikte oynamanız gündeme gelmişti. "Dadı" dizisi için ilk aday Aydan Şener’miş, daha sonra bu rol Gülben Ergen’e verilmiş.


- Öyle. Kenan ile birlikte oynayacaktık, ama o dönem ses tellerimdeki rahatsızlık nedeniyle kısmet olmadı.

İnternette Google arama motoruna girip adınızı yazınca, çok sık geçen, iki ayrı tanımlama var. Bunlardan ilki şöyle: "Selam... Ben Ay’dan Şener... Hadi yaa... Ben de Dünya’dan Neil Armstrong..."

- Evet... Çok sinir değil mi? İkincisi ne?

"Aydan Şener kalbini kendinden 10 yaş küçük birine kaptırdı. Burak Tören adlı gençle aşk yaşayan Şener..."

- O da sinir...

Kendinden genç birine gönlünü kaptırmak garip bir şey mi?

- Neden olsun ki? Ama her seferinde bu cümle ile başlıyorlar habere. Üstelik Burak ile aramızdaki yaş farkı 10 değil, yedi... Bu, seçilmiş bir şey değil. Ben kendimden yedi yaş küçük birine aşık olayım diye yola çıkmadım ki... O insanla aranızda bir şeyler oluşuyorsa, bunun önüne geçemezsiniz. Üstelik benim bir insana duygusal anlamda ısınabilmem zaten çok zor.

Ne kadardır berabersiniz?

- Üç yıla yaklaşıyor. O yaşta birine denk geldi. Başlangıçta zaten yaş hesabı yapmıyorsunuz.

Sonradan yapılıyor mu bu hesap?

- Sonradan oluyor tabii... "Beş-on sene sonra acaba bir sorun yaşanır mı?" diye düşünüp "Aman, bunu da o zaman düşünürüm" diye devam ediyorsunuz. Eğer aşk varsa tabii... Yaşça küçük dedikleri de 37 yaşında kocaman adam bu arada... Karşınızdaki insanda aradığınız olgunluğu, duygusallığı buluyorsanız, 10 yaş küçük de olabilir, büyük de... Ama 20 yaş fark derseniz, o zaman duraklıyor insan.

Yine de büyük konuşmayalım...

- Konuşmayalım ama o kadarı da fazla...

Biyografinizde 1963 doğumlu olduğunuz yazıyor.

- Evet...

18 yaşında güzellik kraliçesi olmuş, yıllarca güzelliği ile anılmış bir insansınız. Böyle bir geçmişten sonra, 44 yaşına gelince insan ne hissediyor?

- Keşke insanın yaş ortalaması daha uzun olsaydı. Mesela 30’lara kadar genç kız, 30’lardan 50’lere kadar genç kadın, 50’den sonra orta yaşlı diye anılsaydık. Ama geçen yüzyıla oranla insanlar daha geç yaşlanıyor. Tabii ki bunda estetiğin, kozmetiğin etkileri var.

Sizde estetik ameliyatı var mı?

- Hayır... Yıllar mutlaka bir şeyleri alıp götürüyor. Belki ileride ufak tefek bir şeyler yaptırabilirim. Ama simamın değişmemesi gerek. Kendimi öyle şişmiş, gerilmiş bir suratla hiç düşünemiyorum.

Televizyona üç yıl ara verdiniz. Teklif gelmediği için mi ekranlardan uzak kaldınız?

- Yoo, teklifler oldu. Kanal D’ye yaptığım son dizi dördüncü bölümünde yayından kalktı. Herkesin başına geliyor ama bu durum beni biraz kırdı. Bir süre dizi yapmama kararı aldım. "Ancak çok içime sinen bir proje olursa" dedim...

Zengin misiniz?

- Hayır, asla değilim...

"Kendi isteğinizle bu kadar ara vermek gibi bir lüksünüz var mı?" diye sordum bu soruyu.

- Paraya çok düşkün bir insan değilim. Sade bir hayatım var. Belli bir birikimim vardı, beni idare etti. Ama "Fikrimin İnce Gülü"nün senaryosunu okuyunca, "Bu projenin mutlaka içinde olmalıyım" dedim ve kabul ettim.

Oyuncu olmasaydınız hangi mesleği seçerdiniz?


- Psikolog olmak isterdim.

Neden?

- Çünkü insanları gözlemleyip, çok iyi çözebiliyorum. Hiçbir olaya at gözlüğü ile bakmıyorum. Genellikle insanlar anlık düşünüp, anlık kararlar veriyorlar. Ama ben, olayın nerelere gidebileceğini baştan çok iyi görüyorum ve asla yanılmıyorum.

Unutulmak, artık hatırlanmamak sizi sarsar mı?

- Maddi durumum iyiyse sarsmaz. Ama maddi sorunlarla birlikte bir de unutulmak gibi bir olayı yaşarsa insan, o zaman çok tehlikeli...

TELEVİZYONDA GÖRÜNMEK GİBİ BİR DERDİM YOK

"Magazinsel yaşamadan yıllardır zirvede kaldım" demişsiniz...

- Zirve tabii ki iddialı bir laf. Üç yıl da, beş yıl da ekranlardan uzak kalsam, yine sokağa çıktığımda insanlardan aynı sevgi ve saygıyı görüyorum. Magazin programlarında çok görünmek, zirvede olmak demek değildir. Kimseye laf atmak istemiyorum, öyle polemiklere girmek tarzım değil.

Ama bir ara siz de "Hülya Avşar ile Gülben Ergen’in yaptığı danışıklı dövüş" demişsiniz.

- Onu laf atmak amacıyla söylemedim. İnsanlar karşılıklı atışırlarken, gelecek cevapların da farkındalar. Böylece magazin programlarına konu oluyorlar.

Hiç yorum yok: