Perşembe, Ağustos 30

Cemil İpekçi: Erdoğan bir gecede


'Erdoğan bir gecede büyüdü’

"O akşam Erdoğan ilk kez hakiki bir devlet adamı oldu. Daha önce hırçın bir çocuk gibiydi. Bir gecede büyüdü"

BAŞTAN söyleyelim, tasarımcı Cemil İpekçi ile yaptığımız bu söyleşi moda veya onun özel yaşamıyla ilgili değil. En azından konuştuklarımızın ana eksenini bunlar oluşturmuyor. Konumuz politika! Cemil İpekçi ile seçimleri değerlendirmek de nereden çıktı diyenleri rahatlatalım: Ünlü modacı parlamento seçimleri öncesinde her gün televizyonun karşısında sabahlamış. Tam dört televizyon kanalındaki tartışma ve siyasetle ilgili programları takip etmiş. Yetişemediklerini kaydedip sonra izlemiş. Moda ve tasarım deyince akla gelen ilk isimlerden biri olan İpekçi'nin Nişantaşı'ndaki atölyesinden ayrılırken onun bilinçli seçmen sıfatını gerçekten hak ettiğini gördük.

Seçim öncesinde sabah 06.00'lara kadar ayakta kalmışsınız. Daha önce politikayla bu kadar ilgili miydiniz?

Benim politikaya her zaman merakım vardı. Sabahlara kadar televizyon izliyor, notlar çıkarıyordum. Amacım Türkiye olarak nerede olduğumuzu öğrenmekti. Ben eskiden solcuydum. 17 yaşımda postal ve yeşil parkam yüzünden çok dayak yedim. Şimdi kendimi merkezde buluyorum o ayrı ama yine de politikayı seviyorum. İnsanlarda şöyle bir şey oluyor: Ben kıyafet tasarımcısıyım evet, ama yarın öbür gün bir kitap da yazabilirim, şarkı da söyleyebilirim. Türkiye'de ne isen onunla ilgileneceksin diye gizli, yazılı olmayan bir kural var. İnsanlara bir şekil koyuyoruz ve hep orada kalmasını istiyoruz.

SİYASETİ HEP SEVDİM

O zaman bu söyleşinin ana konusunun da politika olmasını yadırgamıyorsunuz, değil mi?

Hayır kesinlikle... Bu yazıyı okuyacak insanların da yadırgamamasını istiyorum. İsimleri idol yapıp orada kalmasını istiyoruz. Örneğin ben Belçika veya Hollanda'da yaşasaydım politikanın içinde olurdum. Bunu burada yapamazsınız çünkü kimliğiniz, cinsel tercihleriniz buna engel. Arnold Schwarzenegger sinema sanatçısıydı vali oldu, Reagan sinema sanatçısıydı başkan oldu. Burada şekilcilik olduğu için bunu hayata geçiremezsiniz.

Denemeden buna nasıl karar veriyorsunuz?

Ne kadar gelişmiş de olsak hala bazı tabuları ve formatları kırmış değiliz.

İstediğiniz şartlar olsaydı Türkiye'de siyasetin hangi kanadında yer alırdınız?

Sağda veya solda değilim. Merkez olmak herkesi kucaklamak anlamına geliyor. Eğer meclise girseydim elbette Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda çalışmak isterdim. Gerçekten iyi işler yapardım. Kadınlara çok faydalı olabileceğimi düşünüyorum. Kadın bakanlar, kadınların haklarını koruyamıyor. Bir kere Türkiye'de kadınlığın ne olduğunu öğretmek gerek kadınlara çünkü bilinmiyor. Sadece anne olmak, birinin karısı olmak demek değildir kadın olmak.

Seçimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu seçimlerde ben bir şeyin farkına vardım. Artık Türkiye'de yeni şeyler söylenmeye başlandı. AK Parti'nin aldığı yüzde 48.9 oy oranını düşünün. 42 milyon seçmenden 20 milyonunun türbanlı olduğunu söyleyemezsiniz. Biliyoruz ki bir sürü türbanlı da, bir sürü mini etekli de AK Parti'ye oy verdi. Bu neyi gösterdi? AK Parti'nin işi hiç de kolay değil artık. Çünkü Tayyip Erdoğan büyük bir yükümlülüğün altına girdi. Ve artık Ak Parti bir kitle partisi oldu. Hayatımda Erdoğan'ın seçim sonuçlarının belli olduğu akşamki konuşması kadar güzel bir konuşma duymadım. O konuşmayı bazı insanlar, Erdoğan'ın hazırladığını düşündü. Ben çok inceledim. Kesinlikle önceden hazırlanılmamış bir konuşmaydı. Seçim sonuçlarının açıklandığı akşam Tayyip Erdoğan ilk kez hakiki bir devlet adamı oldu. Geçmişte onu büyük bir makamda oturan hırçın bir çocuk gibi görüyordum. Ama o gece büyüdü o.

İnsan bir gecede büyüyebilir mi?

Bilgi ve birikimleriniz sizi öyle bir yere getirir ki bir anda sizi kendinize getirir. Erdoğan aldığı büyük oy ile birlikte büyük bir devlet adamı olduğunu anladı. Daha önce de bunun sinyallerini veriyordu. Avrupalı devlet adamlarının yanında eline cebine attığı bir an var ki bu an gidip televizyonu öptüğümü hatırlıyorum. Benim başbakanım da başkalarının yanında ayak ayak üstüne atıyordu. Bugüne kadar gelip geçenlerin hepsi onların karşısında iiki büklümdü zira.

Başımıza çuval geçirildiği de oldu...

ABD'den o kadar çok şey almışız ki çok gebeliğimiz var. Söz söyleme hakkınız elinizden alınıyor. Evet çok acı ama geçmişteki hükümetler öylesine işler yaptı ki bugün onun ceremesini çekiyoruz.

AK PARTİ AZ BİLE OY ALDI

Ak Parti'nin aldığı oylar hemen herkesi şaşırttı. Sizde de böyle bir durum söz konusu oldu mu?

Açıkçası ben 400 milletvekili çıkaracaklarını düşünüyordum. 343'te kaldıklarında çok üzüldüm. Çünkü daha hür çalışmalarını isterdim.

Baykal ve CHP'yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

AK Parti için mitinglerinde şunu sattılar, bunu sattılar dediler. AK Parti'nin memleketi satıyor iddiasına hep karşı çıktım. Bunu söyleyenleri de aptal olarak kabul ettim. Kardeşim siz o mecliste olup bitenleri daha önce bilmiyor muydunuz? Ben dışarıda olduğum halde nelerin satılıp nelerin satılmadığını bir dakikada öğreniyorum, eğer yanlış işler yaptığını düşünüyorsanız niye müdahale etmediniz. CHP'nin yaptığı en büyük yanlış bu. Yıkıcılar! Onun için CHP'ye oy vermem mümkün değildi.

Kime verdiniz oyunuzu?

Belli benim kime verdiğim... Bunca yıldır CHP'nin yapıcı muhalefetini görmedim. Bizi devamlı muhtıralara, yaptırımlara götüren insanlar... 59 yıl korkutulan bir ülkede yaşadım. Çocuktum komünizm gelecekti ve ben komünist oldum. 14 yaşındaydım daha. Parka, postal giyiyoruz diye dayak yemekten canımız çıktı. Arkadan şeriat gelecek diye korkutulduk. Bakalım bu tehlike geçtikten sonra ne ile korkutulacağız. Korkutularak yaşayan insanlar olduk.

Türkiye'nin şeriat tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu düşünmüyorsunuz sanırım.

Bunu düşünenleri ayıplıyorum ve kınıyorum. Onlar demek ki yaşadıkları ülkeyi tanımıyorlar. 20 milyon Alevinin, 30 milyon inançlı ama radikal olmayan insanın yaşadığı bir ülkeden bahsediyoruz. Küçük bir azınlık radikal. Bizi İran ile bizi mukayese etmek kadar büyük bir aptallık olabilir mi? İran'da Şah döneminde de şeriat vardı. Şah'ı iki kez evlendiren mollaydı, belediye reisi değil. Biz cumhuriyeti kuralı 80 yıl olmuş. Kanımıza geçmiş artık. Ayrıca İran'da iki-üç etnik grup var. Bizde ise ona yakın... Bu kadar çeşidin olduğu yere şeriatı sokabilir misiniz? Ama şu gerçek ki muhafazakár bir toplumuz. En uçtaki ben bile muhafazakárım.

Sizinki nasıl bir muhafazakárlık?

Avrupa'da olsaydım bir mankenle çıkardım, biri gelir onu alır götürürdü. Benim yanımda böyle bir şey yapacak olan iki yumruk yer, bir de duvardan yer. Kandilimi kutlamayan, bayramlarda elimi öpmeyen yeğenlerim için de geçerlidir bu. Ben öyle Batı modernliklerini anlamam. Bizler örf ve adetlerine bağlı insanlarız. Dışarıda zıp zıp zıplayan insanların eve gelip anneannesinin elini öptüğünü biliyoruz. Atatürk'ün ölümünden sonra söylevlerini çarpıtmışlar. O bize Batılı olun diye bir şey söylemedi. Çağdaş olmamızı istedi. Sonra gelenler sömürge gibi bizi Batılı yapmaya çalıştı. Bunu hep reddettim. Ben AB'ye de karşıyım. Avrupalı değilim ki. Hoş, AB kokuşmuş bir birliktelik. Bugün birbirlerini yiyorlar. Biz kendi içimize dönmeliyiz.

Mevlana koleksiyonu yapıyorum

TASARIMCILAR yüzlerini hep Batı'ya çevirir ama ben hep Doğu'ya baktım. Osmanlı motifleri hep ön plandaydı. Baktığınızda Batılılar da buradan alıyor. Bizde o kadar salak var ki... Oradaki adam bizden alıp yorum katıyor, bizimkiler de o yorumun üzerine bir yorum katıyor. Şu anda yepyeni bir projem var: Mevlana! Bu koleksiyon için bir ekip oluşturdum. Kapalıçarşı, Siverek, Diyarbakır ve Kuzey'de çalışmalar yapıyoruz. Sanırım ağustos veya eylülde sergilenecek. Çok büyük prodüksiyonlu bir iş. 80 kişilik bir kadroyla podyumda olacağız. Mevlana'nın hoşgörüsünü, bu toprakları, bütün dinleri anlatan bir koleksiyonun bugüne uygulaması olacak

Nişantaşı artık beni sıkıyor

SOLCU olduğumda 17 yaşındaydım. Hep hümanist oldum. Bilsem ki yüzde 100 tüm insanların çocuklarının okuma imkanı olacak veya insan hakları eşit şekilde uygulanacak parmağımdaki en sevdiğim gümüş yüzükler dahil bütün varlığımı verirdim. Eşitsizliğe gelemiyorum. Hatta bu yüzden iş şeklimi değiştirmeye karar verdim. Nişantaşı'nı kuran ailelerin birinden geldiğim halde Nişantaşı'ndan taşınmaya karar verdim. Çünkü burada kendimi çok kötü hissetmeye başladım. Dünyada bir sürü şey olurken bir kadının bana 'Aman buraya biraz daha saten koy', 'Burası biraz daha kristal olsun' lafları kendimden utandırmaya başlattı. Ülkemde insanlar ne haldeyken ben nelerle uğraşıyorum, nelerin içindeyim. Nişantaşı'ndan çok sıkıldım. Burada doğdum, büyüdüm ama bana ait olmayan bir yer gibi geliyor. Bu kadar sahte bir yerde yaşamaya tahammül edemeyeceğim. Bu kadar naylon, ülkenin hiçbir şeyinden haberi olmayan insanların çoğunluğu oluşturduğu bir yer daha görmedim. Daha fazla kavgacı olmamak için Beyoğlu'na taşınmaya karar verdim. O eski evlerin arasında gençlerle ilgilenmek istiyorum. Çünkü yeni ülkemin yeni gençlerine hayranım. Geri kalan ömrümü onları tanıyarak, anlamaya çalışarak geçireceğim. Eskiden basma pazen yapıyordum, yine Kapalıçarşı'ya gidip fiyatlarını düşük tutup aynı işi yaparım.

POLİTİKACILAR HAKKINDA NE DEDİ?

Abdullah Gül: Ona ayrı bir sevgim var. Benim gönlümü çok hoş etmiş tek politikacı. Ödül aldığımda tek tebrik etmiş telefondan ve mektupla.

R. Tayyip Erdoğan: Onunla ilgili yorumumu yaptım. Kesinlikle iyi bir politikacı.

Binali Yıldırım: O sükunetinin içinde çok bilinçli bir bey.

Deniz Baykal: Kendisi inat ediyor ama terbiyelice hemen politikayı bırakmalı.

Mehmet Ağar: İstifasıyla hayran bıraktı.

Doğu Perinçek: 15 yıl öncesinin söylemiyle hareket etti. İnsanlara 'Memleketimizi bu hale sokaklar, tinerciler, üçüncü cins ve hırsızlar getirdi' dedi. Böyle bir bağnazlıkla çıkarsanız yola, ondan sonra insanların neden AK Parti'ye oy verdiğini sorarsınız.

Cem Uzan: Çok genç, çok atak ve ilericiydi ama ailesiyle geçirdiği hadiseler yüzünden bu hale geldi. Fakir halkı çok fazla inandırdığını düşünmüyorum. Zengin birinin lüksü gibi bir şeydi onun politik macerası.

Kadir Topbaş: Deliririm kendisine. İkimiz de Beyoğlu çocuklarıyız. O Saray Muhallebicisi, ben Fitaş Sinemalarının sahiplerinin oğluyduk. İkimiz de çok şey paylaştık. Dünyada şehrini bu kadar seven bir insan olamaz.

Hiç yorum yok: